Quantcast
Channel: BEYAZ KİTAPLIK
Viewing all 276 articles
Browse latest View live

Kendi Gecesinde - İnci Aral

$
0
0
KENDİ GECESİNDE
İnci Aral
Ekim 2014, 1. Baskı
356 Sayfa

AFD:
  Kendi Gecesinde okuduğum ilk İnci Aral kitabı. Kitap tanıtımının ilk bölümü; "Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu." oldukça ilgimi çektiğinden okumaya karar verdim.

  Kendi Gecesinde'de; Annesi ve babası ayrılan, annesiz büyüyen ve gönül ilişkilerini ayrımsız bir şekilde yaşayan Hayali'nin hikayesi anlatıyor bize İnci Aral. Zor bir çocukluk, zengin, kudretli fakat sevdiği kadın tarafından terk edilmiş bir baba, babanın kendi işini yapması için çocuğunu yönlendirme çabaları, Hayali'nin kendi olmaya, varlığını kanıtlamaya olan ihtiyacı ve bu yolda yaşadıkları...

  Bir kitabı bazen bir cümlesiyle seversiniz ve bir kitaptan da bazen bir cümleyle soğursunuz. Maalesef Kendi Gecesinde'de benim için ikinci durum geçerli oldu. Kitabın tanıtımında; önyargı, tutuculuk ve genel geçer ahlakın köşeye sıkıştırdığı insanların hayatının anlatıldığından bahsediliyorken kitabın içinde, karakterin üstünden de olsa; dinine, inançlarına bağlı yaşamayı seçen insanları yermek, onların ahlak düşkünü olduğunu söylemek, bir önyargı, kendi gibi olmayanlara karşı bir tutuculuk ve  genel geçer bir ahlaksızlıkla  bunu dile getirmek değil midir? Ahlak sahibi olmak yazarın ya da karakterinin düşündüğü gibi yobazlıkla bir tutulmamalıdır. Güzel ahlak sahibi bir insan; kendi gibi olmayana da saygı gösterir. Yazarın ahlaklı olmak gibi güzel bir duyguyu bile kötü bir kavrammış gibi yermesi beni oldukça üzdü. Eğer bu cümleleri kullanmamış olsa kitabın bendeki yeri çok daha farklı olabilirdi.


Altı Çizilesi:
  Hiç kimse olduğunu sandığı kişi değildir. Az çok doğru, daha çok da yanlış görürler ediniriz hakkımızda ve hep yabancıdır yüzümüz aynalarda.

  Daha güçlü kötülerin olduğu yerde sıradan kötülerin hükmü geçmiyor.




Kitabın Tanıtımından:
  "Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu."

  Aşkı ve düşüşü seçmiş ve uzak kalınmış bir anne, sevgi-nefret ekseninde dokunaklı bir baba oğul ilişkisi. Çocukluğun, ilk gençliğin ve cinselliğin arka bahçeleri. Zoraki kaçakçı Hayali, Londra'daki sürgününde geçmişini sorgularken genç moda tasarımcısı Reyan'la tanışır. Bu iki yaralı ve zor insan rüzgârlı, gölgeli, ama incelikli bir aşka yelken açarlar. İnci Aral bu kez, tanımak istemediğimiz, yakınında, hatta belki içindeyken bile kolay kabul edemediğimiz dünyalara eğiliyor. Reddedilmiş ilişkilerin ve aşkın ayrımsız halinin kendi içinde ne kadar doğal ve derin olabileceğini gösteriyor. Önyargı, tutuculuk ve genel geçer ahlakın köşeye kıstırdığı insanların özel yaşam alanları ve gecelere sığınarak hayaletlere dönüşmelerini anlatıyor.

  Kendi Gecesinde, Doğudan Batıya tüm çelişkileriyle bir Türkiye resmi çizerken kirlenme ve ayrışmalar sürecinde, yaşamın anlamı, mutluluk arayışı ve aşk üzerine okuru derin düşüncelere götüren bir roman. Siyasi ve toplumsal olguları mizahla harmanlayan geleneksel gölge oyunumuz Karagöz-Hacivat ise hikâyenin mozaiği.

İnci Aral Hakkında: 1944’de Denizli’de doğdu. Manisa Kız İlköğretmen Okulu ve Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü bitirdi. Yazmaya 1976’da başladı. dergilerinde yayımlanan ilk öyküleriyle edebiyat dünyasına girdi. Eserlerinde, bireylerin ekonomik, kültürel olgu ve değişimlerin etkisiyle biçimlenen ruh hallerini, toplumsal savrulma ve çözülmeleri, kadın erkek sorunlarını, iletişimsizliği, aşkın imkansızlığını anlatıyor ve sancılı varoluş durumlarını irdeliyor. Öykü ve Romanları; Fransa, Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde yayımlandı.

İnci Aral Kitapları:
Ağda Zamanı - 1979 (Öykü) 1980 Akademi Kitabevi Öykü Ödülü
Kıran Resimleri - 1983 (Öykü) Nevzat Üstün Ödülü
Uykusuzlar - 1984 (Öykü)
Sevginin Eşsiz Kışı - 1986 (Öykü)
Ölü Erkek Kuşlar - 1991 (Roman) 1992 Yunus Nadi Roman Ödülü
Yeşil 1994 (Roman)
Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm - 1997 (Roman)
İçimden Kuşlar Göçüyor - 1998 (Anı Roman)
Gölgede Kırk Derece - 2000 (Öykü) 2001 Yunus Nadi Öykü Ödülü
Mor - 2003 (Roman) 2004 Orhan Kemal Roman Armağanı
Anlar İzler Tutkular - 2003 (Deneme)
Taş ve Ten - 2005 (Roman)
Ruhumu Öpmeyi Unuttun - 2006 (Öykü)
Safran Sarı - 2007 (Roman)
Unutmak - 2008 (Anı, Söyleşi)
Toplu Öyküler - 2009 (Öykü)
Sadakat - 2010 (Roman)
Şarkını Söylediğin Zaman - 2011 (Roman)
Yazma Büyüsü - 2011 (Yazı, Deneme)
Kendi Gecesinde - 2014 (Roman)

Kasım 2014 Çok Satan Kitaplar Listesi

$
0
0
  Kitap satışı yapan 20 farklı sitenin çok satan kitaplar listelerini harmanlayarak oluşturduğumuz Kasım ayı listemizin başında Ayşe Kulin'in yeni kitabı Handan var.


HANDAN
  Yalnız bir kadın mutlu olabilir mi?

  "aşklarını kendileri yaratır, sonra da elleriyle yok mu ederdi bütün kadınlar, yoksa ben mi böyle tuhaftım? Yalnız bir kadın güçlü olabilir miydi? Mutlu olabilir miydi?"

  Başına buyruk haliyle; hataları, sevapları, acıları, sakarlıkları, sonsuz içtenlikteki aşkları ve zaaflarıyla hepimizden bir şeyler taşıyan, ama aynı ölçüde özgün, benzersiz bir karakter, Handan… 70'lerin çocuğu Handan, hayatının son derece hassas bir noktasında (yaralı bereli orta yaşında), Halide Edib Adıvar'ın ölümsüz eseri Handan'ın eşliğinde bir keşif, bir hesaplaşma yolculuğuna çıkmaya zorlanır. Bu yolculuk ki aşklar, aldatmalar, aldanmalar, ölümler ve entrikalardan geçecek, dahası, İstanbul'un tarihinin en hareketli, en renkli ve en "gazlı" günlerini, hem de tam ortadan kat edecektir…

  Ayşe Kulin her güçlüğe, her şarta göğüs geren ve "asla pes etmeyen" bir kadının, Handan'ın sıra dışı, şakrak ve capcanlı hayat mücadelesine davet ediyor okurları.

1. Handan - Ayşe Kulin - Everest Yayınları
2. Yaralı - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları
3. Aldatmak - Paulo Coelho - Can Yayınları
4. Elif Gibi Sevmek - Hikmet Anıl Öztekin - Yakamoz Kitap
5. Elif Gibi Sevmek 2 - Hikmet Anıl Öztekin -  Yakamoz Yayınları


6. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları
7. Abim Deniz - Can Yayınları - Can Dündar
8. Pembe Ve Yusuf - Canan Tan - Doğan Kitap
9. Allah De Ötesini Bırak - Uğur Koşar - Destek Yayınları
10. 21. Yüzyılda Kapital - Thomas Piketty - Türkiye İş Bankası Yayınları

11. Böğürtlen Kışı - Sarah Jio - Arkadya Yayınları
12. Fi - Akilah Azra Kohen - Destek Yayınları
13. Bukre - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları
14. Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları - Haruki Murakami - Doğan Kitap
15. Sakız Sardunya - Elif Şafak - Doğan Egmont Yayınları

16. Aylak Adam - Yusuf Atılgan - Yapı Kredi Yayınları 
17. Aşkın İstilası Yol - Metin Hara - Destek Yayınları
18. Deliduman - Emrah Serbes - İletişim Yayınları
19. Soğuk Kahve - Ahmet Batman - Destek Yayınları
20. Ali'm - Işık Parlakyıldız - Müptela Yayınları


21. Kırmızı Pazartesi - Gabriel Garcia Marquez - Can Yayınları
22. Çocuk Neyi Neden Yapar? - Adem Güneş - Nesil Yayınları
23. Çi - Akilah Azra Kohen - Destek Yayınları
24. Sana Tutuldum - Laulerin Paige - Elf Yayınları
25. Gündüzsefası - Sarah Jio - Arkadya Yayınları



26. Karanlığın Ayak İzleri - Tess Gerritsen - Martı Yayınları
27. Kendi Gecesinde - İnci Aral - Kırmızı Kedi
28. Kemal Hadi Gel, Bi Kahve İçelim - Gül Sunal - Doğan Kitap
29. Bitti Bitti Bitmedi - Vedat Türkali - Ayrıntı Yayınları
30. Bu Roman O Kız Okusun Diye Yazıldı - Enver Aysever - Doğan Kitap











Haftanın çok satan kitapları - Ayın çok satan kitapları - çok satan kitaplar - çok satan kitaplar 2012 - çok satan kitaplar 2013 - çok satan kitaplar 2014 - en çok satan kitaplar- çok okunan kitaplar - kaç adet sattı - ne kadar sattı - ocak - şubat - mart - nisan - mayıs- haziran - temmuz - ağustos - eylül - ekim - kasım -aralık

Aldatmak - Paulo Coelho

$
0
0
ALDATMAK
Orjinal Adı: Adulterio
PAULO COELHO
Çevirmen: Emrah İMRE
Can Yayınları
Eylül 2014, 1. Baskı
Orijinal İlk Basım: 2014
272 Sayfa


AFD:
  Uzun zamandır Coelho okumamıştım. Aldatmak'ın tanıtım yazısı ilgimi çekince kitabı okumak istedim. Fakat ben tanıtım yazısını kendime göre yorumlayarak; "Aldatmak"ın anlamını çok farklı bir boyutta düşünmüştüm. Meğerse düşündüğüm gibi bir ulvilikle kullanılmamış kelime, en basit, sıradan anlamıyla kullanılmış ve bunun üzerine her ne kadar ulvi bir düşünce eklenmeye çalışılmışsa da, benim kanaatimce kesinlikle olmamış.

  Aldatmak'ın konusuna, tabiri caizse "rahat batması" denilebilir. Dünyanın en zengin, en güzel ülkelerinden biri olan İsviçre'nin başkentinde yaşayan Linda'nın hayatı tam anlamıyla kusursuzdur. İstediği her şeye sahiptir. Sevgi dolu bir eş, sorunsuz çocuklar, başarılı bir kariyer ve mutlu bir hayata dahil sayabileceğimiz her şeye... Bu kadar mükemmel bir yaşamda Linda'ya "rahat batmış" ve eşini "yasak" olması dışında hiçbir artı özelliği olmayan Jacob ile aldatmıştır.  

  Coelho bize bu kitabında "Hayatımız ne kadar kusursuz olursa olsun bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir." mesajını vermeye çalışmış ve "Kusursuz bir hayatın olsa da gerçekten mutlu musun?" sorusunu sormuş. İnsanın mutlu olduğunu anlaması için; eşini aldatması sonra saçma sapan bir zamanda/yerde, mucizevi bir şekilde aslında ne kadar şanslı bir insan olduğunu fark etmesiyle hayatına sımsıkı sarılması hikayesi, bana oldukça basit geldi.

  Son zamanlarda beğenmediğim birkaç kitabın yorumu üst üste geldi. Bu durumun, yazarların isimlerine güvenip kitaplarını "Bir kitap daha yazayım, kitabın nasıl olduğu önemli değil, her halükarda ismim sattırır." diyerek yazdığından kaynaklandığını düşünüyorum.

   Coelho okumak isteyenlere; Simyacı, Veronika Ölmek İstiyor, Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım gibi kitaplarını okumalarını tavsiye ederim.
     

Altı Çizilesi:
  Kötü tarafımız serbest bırakıldığında bütün iyi yönlerimizi gölgede bırakır. 
 Bu durum herkes için geçerlidir. Tiranlar dahi bundan nasibini alır: Genelde, başlangıçta iyi niyetlerle yola çıksalar da zamanla kendilerince iyi olarak gördükleri şeyleri uygulamak için insan doğasının en fena tarafı olan korku ve dehşeti bir araç olarak kullanmaya başlarlar.



Kitap Tanıtımından:
  ... yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak... tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bilincinde. Yine de her sabah yeni bir güne açtığı gözlerini hemen kapayası geliyor. Arkadaşları ilaç kullanmasını öneriyor. Oysa Linda'nın istediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek...

  Çünkü yaşamak sevmektir. Paulo Coelho Aldatmak'ta diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir.





Paulo Coelho Hakkında: (24 Ağustos 1947, Rio de Janerio-Brezilya). Yazar ve söz yazarı.

   Paulo Coelho gençliğinde bir hippiydi. Yazarlığa başlamadan önce ülkesinde tanınan bir şarkı sözü yazarıydı. Bir süre gazetecilik de yapan Paulo Coelho'yu 1988 yılında yayınlanan romanı Simyacı en çok okunan çağdaş yazarlardan biri yaptı. 42 ülkede yayınlanan, 26 dile çevrilen Simyacı, benzersiz bir başarıya ulaştı ve bu kitap sayesinde Gabriel Garcia Marquez'den sonra en çok okunan Latin Amerikalı yazar oldu. Paulo Coelho'nun kurduğu Paulo Coelho Enstitüsü, ülkesindeki yoksul çocuk ve yaşlılara yardım etmektedir. Coelho, UNESCO'nun Kültürlerarası Diyaloglar programında danışman olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda İsviçre'nin Davos kentindeki Dünya Ekonomik Forumu'nu düzenleyen Schwab Vakfı'nın yönetim kurulundadır. Paulo Coelho pek çok saygın ödülün sahibi oldu; bunlar arasında Dünya Ekonomik Forumu'nun verdiği Crystal Award ve Fransız Légion d'Honneur nişanı da vardır. Yazar 2002 yılında Brezilya Edebiyat Akademisi'ne kabul edildi. Coelho, ayrıca pek çok saygın basın kuruluşu için haftalık köşe yazıları yazmaktadır. Paulo Coelho Rio de Janerio'da yaşamaktadır.

Paulo Coelho Kitapları:
1. Brida - Can Yayınları
2. Kazanan Yalnızdır - Can Yayınları
3. Portobello Cadısı - Can Yayınları
4. Haç - Can Yayınları
5. Zahir - Can Yayınları
6. Veronika Ölmek İstiyor - Can Yayınları
7. Şeytan ve Genç Kadın - Can Yayınları
8. Simyacı - Can Yayınları
10. On bir Dakika - Can Yayınları
11. Işığın Savaşçısının El Kitabı - Can Yayınları
12. Beşinci Dağ - Can Yayınları
13. Elif - Can Yayınları
14. Akra'da Bulunan El Yazması - Can Yayınları
15. Aldatmak - Can Yayınları

Korkma Ben Varım - Murat Menteş

$
0
0
KORKMA BEN VARIM
MURAT MENTEŞ
İletişim Yayınları
2012, 9. Baskı
İlk Basım: 2009
424 Sayfa

AFD:
  Yine bir Murat Menteş kitabı. Murat Menteş'le ilk romanı Dublörün Dilemması aracılığıyla tanışmış, kalemini çok beğenmiş ve "Ne yazsa okurum." diyerek diğer iki romanını da almıştım. Ruhi Mücerret de o sırada yeni çıkmış olduğundan Dublörün Dilemması'nın ardından onu okudum. Ruhi Mücerret, Dublörün Dilemması tadında olsa da ben Dublörün Dilemması'nı daha çok beğenmiştim. Korkma Ben Varım için de aynı cümleyi söyleyebilirim: "Murat Menteş yine tarzını ortaya koymuş ama bu kitap da bir Dublörün Dilemması değil". Dublörün Dilemması bütün olarak harikulade bir kitaptı. Korkma Ben Varım'da, Ruhi Mücerret'de de olduğu gibi kitabın sonunu/son bölümlerini beğenmedim. Murat Menteş aslında bu kitabında durumu tek cümleyle özetlemiş: "Ve hiçbir şey güzel bitmez."

  Peki sonu güzel değilse okumayalım mı? Öyle bir şey yok :). Sonunu beğenmedim fakat kitabı beğendim. Kitabın elimde sadece yarısı olsa da okurdum. Çünkü neredeyse kitabın her cümlesi özenilerek, üzerinde düşünülerek, emek verilerek hazırlanmış.

   Bazen hislerimize tercüman olmuş, hepimizin ortak düşüncesini kaleminin büyüsüyle bize sunmuş:
 1970'ler...20.yüzyılın en güzel yılları. Henüz tam uygarlaşmamışız. Değirmenlerle savaşta yenilmemişiz daha. Yedi kat yalnızlığa gömülmemişiz.
İnanın bana, o zamanlar aşklar ömür boyu sürerdi. Bir kız, camdan el salladı mı, havalara uçardık. Bir gülücük, mahcup, kaçamak bir bakış, bir merhaba...yavru kuşlar gibi heyecanlanırdık. En büyük hazine kalbimizdeydi. Nasıl utangaçtık; gönül verdiğimiz kişiyi incitmekten de, onun karşısında küçük düşmekten de ödümüz kopardı. Karşılıksız aşklar, ebediyen saklanan sırlara dönüşürdü. Uzaktan sevmek diye de bir şey vardı. Yoksulduk. Canımıza yapışan, kemiğimizi çürüten fukaralığın üstüne kat kat, gıcır gıcır gurur kostümleri giyerdik. Fakir, ama onurluyduk. Çünkü tarihimiz bize kudretten, zenginlikten bahsediyordu. Edebiyat, bütün hücrelerimize azim aşılıyordu. Şarkılarda daima, taptaze bir umut çınlıyordu. Felekle kapışıyor, çaresizliğe meydan okuyor, yer sofralarında yürekten şükrediyorduk.
  1970' lerde, Allah bizimleydi.
 Seyrettiğimiz filmlerdeki yetim çocukların, yoksul kızların, bahtsız annelerin, mazlum delikanlıların, yorgun babaların hallerine hüngür hüngür ağlardık.
Haysiyet, namus, vicdan gibi kelimeler tedavülden kalkmamıştı. Komşuluk ölmemişti. Komşular sağdı.
  Zayıftık, fakat güçsüz değildik.

  Bazen çok güzel çıkarımlar yapmış:
  İnsan, kendi samimiyetinin altını çizmeye kalkıştı mı, ister istemez üstünü de çiziyor. Samimiyet, mahremiyetle mukayyet olsa gerek.

  Bazen de, eğer okuduğumuz ortamda yalnız değilsek, durup dururken kahkahalar attığımız için, garip bakışlarla kaçınılmaksızın maruz kalacağımız cümleler kurmuş:
  Tırpan Ertan ve yumrukları kaşınan üç eleman bizi harcamak üzereler. Asya Mayayla beraber geçirdiğim saatleri burnumdan getirecekler. Ertan Taner okuldaki en irikıyım çocuk. Tepenize dikildiği zaman kaslı gövdesi güneş tutulmasına sebep olur. Eğiliyor. "Nasıl ölmek istersin?" Sesinde iflah olmaz bir kudurukluk titremesi var . 
  Yutkunuyorum: '' Yaşlanarak .'' 

  Son olarak hâlâ "Murat Menteş ne yazsa okurum" diyor ve Murat Menteş ile tanışmamış olanlara "İlk başta Dublörün Dilemması ile başlayın ve kitapları sırası ile okuyun" diye tavsiyelerimi sunuyorum.

Altı Çizilesi:
  Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.

  Herkesin üç kişiliği vardır: Ortaya çıkardığı, sahip olduğu ve sahip olduğunu sandığı.

  Başınıza yalnızca harika şeyler gelmişse, cesur olamazsınız.

  Edebiyat mırıltının ve naranın yerini tayin eder. Onlara ayar çeker. Eşya, kelimeler karşısında savunmasız, dirençsizdir. Zihnimizi edebiyat dekore eder. Kalbimiz ile beynimiz arasında işlek kanallar, tüneller, koridorlar açar. Ahlaki olgunluğun, vicdan hassasiyetinin, gönül ferahlığının imkanlarını; edebiyat sayesinde keşfederiz. Bir kumandanı, bir deliyi, anneyi, büyücüyü, talebeyi, avukatı, fahişeyi; korkağı, cömerdi, zavallıyı, kurnazı, dahiyi, tembeli, salağı... kelimelerinden tanırız. Sağlam bir edebiyat donatımı, bize insanların ruhunu sezme, insanlığımıza hakim olma, sahip çıkma gücü verir. Birbirimizi hakikaten tanımamız, sahiden anlamamız derinden kavramamız  edebiyat sayesindedir. Cehaletten, zalimlikten, hoyratlıktan, çiğlikten, zayıflıktan başka nasıl sıyrılabiliriz? Edebiyat, terbiyenin namûtenahi hulasasıdır. Görgünün vitaminidir, bizi telef olmaktan kurtaran şifalı iksirdir. Bizi, elimizdekilerden farklı bir sonsuzluğa sevk eder. Hem ağaçları, hem ormanı görmemizi sağlar. Yaprakların bakışlarını, meyvelerin soluğunu, gövdelerin çarpıntısını duyarız. Ardı arkası kesilmeyen ibret ve hikmet patlamalarının arasında yaşadığımızı fark ederiz. Harbin, sulhun, muhabbetin, dostluğun, aşkın, nefretin, emeğin, dikkatin, tedbirin, takdirin... manasının öğreniriz. Mânâ ile anlam arasındaki ayrıma temas ederiz. Anlam, bizdeki karşılıktır, mânâ ise hakikatin kendisidir. Böylece, benzer şeyler arasındaki farklar ile farklı şeyler arasındaki benzerlikleri kurcalarız. Gönlümüz neye elverir, vicdanımıza ne sığar, aklımız neye erer ? Edebiyat bilmeyen, soru soramaz, cevap bulamaz, problem çözemez.

  "Elli yaşında bir adam kendini otuzunda hissediyorsa, yirmi yılını boşa harcamış demektir." -Muhammed Ali Clay-

  Bekar bir adam asla pişirmesi yemesinden uzun bir yemek hazırlamaz.

  Eskiden illetten kurtaran, mikroplardan koruyan bir bilim vardı. Şimdi, virüslere üniforma giydirip üstümüze salıyorlar: Biyolojik silah. Çocuklar bir kuzuyu kucaklamadan, kelebeğin peşinden koşamadan, tavşanla bakışamadan büyüyor. Gençler, bir ağacı, üzerinde meyve yoksa tanıyamıyor. Sincap, leylek, ceylan, keklik... anca ekranda görülebiliyor artık. Sıhhatin, emniyetin ve hakkaniyetin mânâsından kopmuş bilim benden uzak olsun. Irak'ta 1 milyon insan öldürüldü. Hâlâ Amerikan hapishanelerinde yüzbinlerce masum işkence görüyor, iğfal ediliyor. Bilim adamlarından çıt yok. Niye? Silah şirketlerinin, ilaç şirketlerinin, türlü çeşitli şirketlerin hizmetinde çalışıyorlar da ondan. Vahşetin, cinayetin deliliğin emrindeler!

  Bir erkek hastanede size eşlik ediyorsa, onunla mezara kadar yola devam edebilirsiniz.

  Sahip olmadığınız niteliklerle sizi övenler, taşımadığınız kusurlarla yererler de.

 Geçmişi bilmek, insanın üstesinden gelebileceği kadar kolay bir iş değil. Bu nedenle tarihçiler kahinlere benzer. Üç çeşit tarihçi olduğu söylenir.: Yalan söyleyenler, yanılanlar, bilmeyenler. Yani tarih ile hakikat iyi geçinemez."

  İntiharı hariç tutarsak, hayatta en ciddi karar çocuk sahibi olmaktır.

  Eski şarkılar neden daha iyi? Çünkü kötüler zaten unutulur.

 Kral en büyük soytarı olmak zorunda.

  Yalanlarla bir yere gidebilirsin fakat geri dönemezsin.

  Limanlar eski ya da yeni tüm gemiler için en güvenli yerlerdir. Fakat hiçbir gemi, limanda demirlemek için yapılmamıştır.


Kitabın Tanıtımından:
"Öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş olacağımızı düşünmüşümdür hep."

  Dublörün Dilemması'nın yazarından komik, hızlı, şoke edici bir roman daha.Gönül İşleri Bakanlığı'nda basın müşaviri dövüş ustası Fu. Başkalarının intikamını alarak hayatını kazanan Gıcırbey. Tarih öğretmeni dilber Şebnem Şibumi. Padişah yorganları satıcısı Enver Paşa.Dul gangster Hayati Tehlike.Mr. Spock, Abdülcabbar, Ruhiye Hanım, papağan Huduni, cin Jajha, Atom Bombacıyan, Uçan Kız, Abidin Dandini, Leyla Kalahari ve diğerleri...Korkma Ben Varım'ın her sayfası sürprizlerle dolu.Aşk, dostluk, intikam, yalnızlık ve şiddetin ustaca harmanlandığı roman, olağanüstü bir enerji saçıyor. "Bu kitap karnaval sırasında başgösteren bir bombardımana benziyor."

10 Aralık 2014 tarihinde "Korkma Ben Varım"ı en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
Babil 18,90 TL 
İdefix 18,90 TL
KitapElinizde 18,90 TL
İnkilap 19,71 TL
KitapAmbarı 19,71 TL
KitapSihirbazı 19,71 TL 

Murat Menteş Hakkında: 
Resim alıntıdır.
   İstanbul'da doğdu. Bisiklet tamiriyle uğraştı, ufak tefek sihirbazlık numaraları öğrendi ve amatör olarak boksla ilgilendi. Yediği yumruklar dayanılmaz bir raddeye gelince, ringlere veda edip şiir yazmaya koyuldu. Dergilerde, yayınevlerinde, gazetelerde çalıştı. Kaosa Mütevazı Bir Katkı'da (2001, Şûle Yayınları) medyanın bozucu ve yıkıcı tesirlerini konu etti; Aynalı Barikatlar'da (2003, Şûle Yayınları) ise terörün gündelik hayatlarımıza sindiğini öne sürdü.
Kaynak: iletisim.com.tr



Murat Menteş Kitapları: 
Kuzgunun Gölgesi (şiir, Yediiklim Yayınları, 1999)
Kaosa Mütevazi Bir Katkı (deneme, Şule Yayınları, 2001)
Aynalı Barikatlar (deneme, Şule Yayınları, 2003)
Dublörün Dilemması (roman, İletişim Yayınları, 2005)
Korkma Ben Varım (roman, İletişim Yayınları, 2009)
Garanti Karantina (şiir Sel Yayıncılık, 2010)
Ruhi Mücerret (roman, April Yayıncılık 2013)

Şeytanın Müridi - Glenn Meade

$
0
0
ŞEYTANIN MÜRİDİ
Orjinal Adı: The Devil's Disciple
GLENN MEADE
Çevirmen: Cumhur ORANCI
Doğan Kitap
Kasım 2007, 5. Baskı
Orijinal İlk Basım: 2006
520 Sayfa


AFD:
  Şeytanın Müridi; okuduğum altıncı Glenn Meade romanı. Tam anlamıyla bir Glenn Meade hayranıyım diyebilirim. Yazarın, geçmişte veya günümüzde gerçekleşmesi mümkün olabilecek olan olaylar çerçevesinde yazdığı birbirinden sürükleyici kitaplarını çok seviyorum. Bu kitapta ise Glenn Meade tarzının biraz dışına çıkarak "polisiye-gerilim" tarzında da ne kadar usta olduğunu gözler önüne sermiş. 

  Şeytanın Müridi; ilk sayfasından, son sayfasına kadar müthiş bir aksiyon içeriyor. Neredeyse hikayenin hızının düştüğü hiçbir sayfa yok. Böylece kitap, verdiği bu merak duygusuyla kendini çok çabuk okutturuyor. Kitabın son sayfalarına kadar kafamızdaki soru işaretleri silinmiyor. Bence kitabın sonunu tahmin etmek oldukça zor.

 Kitaptan bahsedelim: Bir süredir dünyanın farklı ülkelerinde birbiriyle benzer cinayetler işlenmektedir. Her cinayet mahallinde iki ceset aynı şekilde vahşice öldürülmüş halde bulunmuştur. Kitabımız ise bu cinayetleri işleyen katilin idam edileceği günde başlar. FBI ajanı Kate Moran katil Costantine Gamal'ı yakalayıp adalete teslim etmiştir. Gamal'ın cezası idamdır fakat son gün işlediği başka cinayetleri de itiraf etmek istediğini söyler. Tek şartı kendini yakalayan Kate Moran ile yalnız görüşmektir. Görüşme gerçekleşir, Gamal'ın Kate'e son sözleri "Ölümü yeneceğim ve geri gelip seni de yanımda cehenneme götüreceğim."dir. Gamal'ın idamı son görüşmeye rağmen gerçekleşir. Acımasız katil idam edilmiş ve hayat normal akışına dönmüştür. Ta ki.. Yeniden cinayetler işlenmeye başlanana kadar... 
  Acaba Gamal son sözlerinde ciddi midir? Ölümü yenip geri gelmiş midir? Yoksa bu cinayetler bir taklitci katilin işi midir? Peki cinayetlerde FBI ajanı Kate'in parmağı olduğuna dair kanıtlar ortaya çıkaran dedektif Stone Kate'in katil olduğunu kanıtlayabilecek midir? Ya Kate bu çıkmazdan nasıl kurtulacaktır? Kurtulabilecek midir?..  Bu sorular sizi heyecanlandırıyorsa, Şeytanın Müridi'nde sizi mükemmel bir macera bekliyor demektir.

  Glenn Meade'in okuduğum her kitabını önerdim bugüne kadar. Şeytanın Müridi ise özellikle "polisiye-gerilim" sevenler için mükemmel bir öneri olacaktır.


Kitabın Tanıtımından: 
Kate Moran... bir FBI ajanı...
Ve Constantine Gamal.. bir seri katil... Şeytanın havarisi...
Ritüeller.. Kara büyü..
Her seferinde işlenen çifte cinayetler..
Bir kedi fare kovalamacası..
Gamal yakalanıp idam edildikten sonra da bu cinayetlerin arkası kesilmiyor..
Ritüel sonrası çifte cinayetler sürüyor..
Gamal’ı taklit eden biri veya birileri olabilir mi?
Yoksa.. Yoksa Gamal hayatta mı?

  Meade’in korkutucu anlatımında özel olarak dikkat çeken şey üslubu ve karakterlerin ustalık ve beceriyle çizilmiş olmasıdır. -Glasgow Herald-

  Bu muhteşem dramatik aksiyon ve sürükleyicilik, bu heyecanı perçinleyen düşündürücü bir dönüm noktasıyla sonuçlanıyor. -The Sunday Times-

16.12.2014 tarihinde farklı sitelerde "Şeytanın Müridi"ni en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
İdefix 19,50 TL
MaxKitap 20,80 TL
Babil 21,00 TL 
Arkadaş 21,60 TL 
OkuOku 21,90 TL
KitapStore 21,90 TL

Glenn Meade Hakkında: 1957 yılında, İrlanda'nın başkenti Dublin'in Finglas kasabasında doğdu. İrlanda'lı yazar. Yazarlığının yanı sıra eğitim pilotu olarak da çalışan Meade, uzun yıllar bu görevde çalıştı. 1980'lerde kendi oyunlarını yazdı ve yönetti. 1994'te ilk romanı Brandenburg'u yazdı. Artık bütün zamanını yazmaya ayırmış durumda. Glenn Meade'in romanları, yirmiden fazla dile çevrildi.
Glenn Meade Kitapları:
2. Kar Kurdu - Doğan Kitap
5. Buz Kapanı - Doğan Kitap
6. Şeytanın Müridi - Doğan Kitap
7. İkinci Mesih - Turkuvaz Kitap
8. Romanov Komplosu - Kırmızı Kedi Yayınları
9. Son Tanık - Kırmızı Kedi Yayınları

Şeytanın Müridi - Glenn Meade (Okur Testi)

$
0
0
Şeytanın Müridi - Glenn Meade
Okur Testi
İyi Eğlenceler...



Testi çözen arkadaşlar kaç puan aldığınızı yorum olarak bırakırsanız seviniriz...



DİĞER TESTLER

Hulki Bey ve Arkadaşları - Yiğit Okur

$
0
0
HULKİ BEY VE ARKADAŞLARI
YİĞİT OKUR
Can Yayınları
2008, 8. Baskı
İlk Basım: 1999
320 Sayfa

AFD:
  Hulki Bey ve Arkadaşları ilk okuduğum Yiğit Okur kitabı oldu. Yiğit Okur ismini çok duymuş ve not almıştım. Bir sahafta da uygun fiyatla denk gelince hemen kütüphanemize eklemiştim.

turkcebilgi.com
  Kitabımız; 1945 yılında Galatasaray Lisesi'nde okuyan 4 kafadarın 1975 yılına kadar olan yaşamlarını anlatıyor. Galatasaray Lisesi'nde yatılı okuyan Hulki, Salih, Kamil ve Cem'in sıkı dostlukları, küçük haylazlıkları, kocaman yürekleri. Lise biter ve hayat asıl o zaman başlar.  Her zaman beraber olacaklarını düşündükleri dostların ayrılma vakti gelir. Kimi sık sık görüşse de kimi bir daha birbirinin yüzünü göremez. Ekmek parası, hayat mücadelesi hepsini farklı yerlere sürükler... Hulki Bey ve Arkadaşları bu dört arkadaşın romanıdır.

  Kitabı çok beğendim, anlatımı oldukça samimi ve akıcıydı. Bunda Yiğit Okur'un Galatasaray Lisesi mezunu olmasının ne kadar etkisi var bilemiyorum. Bu kitaptan sonra diğer Yiğit Okur kitaplarını da okumak istediğime karar verdim.

  Tek eleştirim; kitabın arka kapağına. Arka kapak yazısında "6-7 Eylül Olayları"ndan bahsedilince bu olaylara kitapta daha fazla yer verileceğini düşünmüştüm. Oysa sıradan bir sahne dekoru gibi kalmış olaylar. 

Altı Çizilesi:
  Bu adliye işlerinde adap erkân vardır. Orda her şey söylenir de, sadece gerçek söylenmez.

Kitabın Tanıtımından:
  Hulki Bey ve Arkadaşları'nın öyküsü 1955 yılı Eylülü'nün beşinci günü, akşam saatlerinde başlıyor. Geriye dönüşler ve ileriye gidişlerle sürdürülen anlatım, önce on yıl geriye dönüp 1945 yılının karlı bir Ocak gecesinde yoğunlaşıyor; sonra on yıl ileri gelip 1955 yılı Eylülünün altıncı gecesine, Cumhuriyet tarihinde 6-7 Eylül Olayları diye bilinen, hala izleri silinmemiş o toplumsal, siyasal büyük yanılgıya tanıklık ediyor; yirmi yıl sonra 1975 yılının yağmurlu bir Nisan akşamı sona eriyor. Böylece, 'Hulki Bey ve Arkadaşları', roman kahramanlarının otuz yıllık yaşam serüvenini, görsel denecek bir anlatımla yansıtıyor. Arkadaşlık denilen bir tür varolma tarzının özündeki soyut sevgiyi öyküleştirip tanımlıyor. Bir yandan da, olası, basit isteklerin karşı konulmayan bir yazgıyla nasıl yitip gittiğini dile getiriyor. Erotik dokunuşlarla sürüp giden öykü, beklenmedik sürekli olaylar zincirinide, güldüren, gülümseten yapısına karşın, tabanında gizemli bir hüzün estiriyor. Bu ilk romanıyla edebiyat dünyamıza giren Yiğit Okur, bir dönem İstanbul'unun artık anılarda kalmış mozaiğini, rengini, sesini, kokusunu ustaca yansıtıyor; unutulmaya üz tutmuş bir tadı yüzeye çıkarıyor.

19 Aralık 2014 tarihinde "Hulki Bey ve Arkadaşları"nı en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
Babil 16,90 TL 
İdefix 16,90 TL
KitapYurdu 18,16 TL
KitapElinizde 18,20 TL
KitapAmbarı 18,20 TL
PTTKitap 18,60 TL 

malumafatrus.blogspot.com
Yiğit Okur Hakkında: 
  Orta ve lise öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladı. 50'li yıllarda, Varlık, Yenilik, Mavi dergilerinde şiirleri yayınlandı; aynı dönemde, Ugo Betti, Jean Cocteau, Herman Wook, André Maurois'dan roman, oyun çevirileri yaptı; Sabah, Vatan gazetelerinde tiyatro eleştirileri yayınlandı. Cep Tiyatrosu'nun kurucularından olan Okur, bir süre sahneye çıktı. Hukuk öğrenimini sürdürmek için 1958'de Cenevre'ye giden Okur'un, birincilikle bitirdiği fakültede tamamladığı doktora tezi, Cenevre Üniversitesi Hukuk Ödülü'ne layık görüldü. 1965'te yurda dönen Okur, aile geleneğini sürdürerek avukatlığa başladı. Bu süreçte çeşitli gazete ve dergilerde, söyleşi ve mesleki makalelerle yetindi. Yaklaşık kırk yıl süren sessizlikten sonra, Yiğit Okur, Hulki Bey ve Arkadaşları adlı romanıyla yeniden yazın dünyasına döndü.

Yiğit Okur Kitapları: 
Hulki Bey ve Arkadaşları
Güvercinler
O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları
Topal Viktor'un anıları
Piyano
Deniz Taşları
Büyücü
Tutuklanacaklar Listesi
Piç Osman'ın Pabuçları
Sıfırlamak
Yazamadığım Romanın Öyküsü
Tır Kamyonları

Yılanların Öcü - Fakir Baykurt

$
0
0
YILANLARIN ÖCÜ
FAKİR BAYKURT
Adam Yayınları
Eylül 2000, 5. Baskı
İlk Basım: 1959
272 Sayfa

AFD:
  Bana okumayı sevdiren yazarlardan biri de Fakir Baykurt'tur. Seneler önce okul kütüphanesinden alıp okuduğum Kaplumbağalar, Keklik, Yarım Ekmek, Yüksek Fırınlar hâlâ hafızamda yerlerini korumaktadırlar. Ben de bıraktığı güzel hislerden dolayı ne zaman sahaflarda Fakir Baykurt kitabına denk gelsem almadan duramam.

  Fakir Baykurt denilince ilk akla gelen kitaplardan biri de, ilk yazdığı kitap olan Yılanların Öcü'dür. Kitaptan uyarlanan iki film çekilmiştir. Şu anda aynı adla yayınlanan bir dizi de kitabın günümüze uyarlanmış (Ölümsüz Bir Eserin Ölümü) versiyonuymuş. Filmlere, dizilere konu olan bu kitabı bu kadar geç de olsa, okuduğum için çok mutluyum.

  Ben Yılanların Öcü'nün bir üçleme olduğunu bilmiyordum :( Bilmediğimden dolayı üçlemenin diğer iki kitabı (Irazca'nın Dirliği ve Kara Ahmet Destanı) maalesef kitaplığımızda yok. Üçlemenin devamını okumak için yeni bir sahaf alışverişine kadar beklemek zorundayım. :(

  Bir Köy Enstitülü öğretmen olan Fakir Baykurt kitaplarında da bize köy hayatını ve köylüyü anlatıyor. Köydeki yaşam savaşını ya da köyünden göçüp gurbete gidenlerin hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bize Türkiye'nin o yıllardaki gerçek hikayesini anlatıyor.

   Yılanların Öcü, 1958 yılında Yaşar Kemal, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Behçet Necatigil gibi jürilerin seçimiyle Yunus Nadi Roman Ödülü'ne layık görülmüştür. Sonra bu ödüllü roman Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanmaya başlar. Fakir Baykurt o dönemde romanın iki sayfasını okuyarak kitabı müstehcen bulan zihniyet tarafından öğretmenlikten atılır. Nasıl da ilerlemişiz. O dönemde iki sayfa okuyarak anlıyorlarmış bir kitabın müstehcen olduğunu şimdi ise hiç okumaya bile gerek duymadan anlıyorlar. (Bakınız; "Şeker Portakalı" ve "Fareler ve İnsanlar")

  Yılanların Öcü'nde ne anlatılıyor? Yılanların Öcü'nde; Kara Bayram'ın ve anası Irazca'nın hikayesini dinliyoruz. Kara Bayram satın aldığı toprağın, yıllarca zorla ödediği borçlarından yeni kurtulmuştur. Artık eşi Haçça ile hayaller kurabiliyordur; öküzün yanına bir öküz daha alıp ineği sabandan kurtarabilecek, anası ve çocukları ile yattığı tek göz odadan kurtulup eve bir oda daha ekleyebilecek, Haçça'ya Şalkuşak, oğluna çizme alabilecektir...
  Bu hayaller muhtarın, kurul üyesi Haceli'ye Kara Bayram'ın evinin önüne ev yapmasına izin vermesiyle suya düşecektir. Kara Bayram ve Irazca evlerinin önüne ev yapılmasına karşı çıkmaktadır, olaylar büyür ve iş sadece bir ev meselesinden bir şeref, bir namus meselesine dönüşmeye başlar.
  Kara Bayram ve Irazca, muhtar ve Haceli'ye karşı direnebilecekler midir? Yoksa köy yerinin otoritesi olan muhtar istediğini yaptıracak mıdır? Varsılların dünyasında, yoksul Kara Bayram'ın şansı ne kadardır?

   Bu hikaye günümüz için de ne kadar tanıdık bir hikayedir aslında; otorite der ki, "Bu ağaçlar kesilecek buraya benim dediğim yapılacak.", yoksullar elinden geldiğince direnir, direnmeye çalışır. Kazanan kim olur? Ben de bilmiyorum, duyduğuma göre hikaye henüz sonlanmamış, hâlâ dediğini yaptırmaya alttan alttan çalışan bir otorite var. Hem ben daha üçlemeyi de bitirmedim. Bakalım üçlemenin sonunda gerçekten de kim kazanacak?

  Fakir Baykurt ile henüz tanışmamış olan arkadaşlar için Yılanların Öcü'nü ve yukarıda okuduğumu belirtmiş olduğum kitaplardan herhangi birini okuyup mutlaka Fakir Baykurt ile tanışmalarını öneririm.

Kitabın Tanıtımından:
  Fakir Baykurt'un Yılanların Öcü adlı romanı bize köy hayatının ilk tam levhasını çizmiş olmak bakımından değerli görülmüştür. Bunda aynı zamanda, yazarın memleket meselelerini heyecanla ifade edişi, yaşayan kişi yaratmakta kudreti de esere edebi bir kıymet vermektedir. -Yakup Kadri Karaosmanoğlu-
  Yılanların Öcü, köy gerçeğini derine giden bir görüş, yaşayan, akı karası dengeli insanlarla ve gürbüz, diri, renkli bir dille veriyor. -Sabahattin Eyuboğlu-
  Yılanların Öcü bizim edebiyatımızın unutulmayacak, ardından yürünecek eserlerinden biridir. -Yaşar Kemal-

22 Aralık 2014 tarihinde "Yılanların Öcü"nü en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
Babil 13,30 TL 
İdefix 13,30 TL 
Arkadaş 14,06 TL
D&R 14,25 TL
PTTKitap 14,70 TL 
KitapAmbarı 14,82 TL

wikipedia
Fakir Baykurt Hakkında: 
  1929'da Burdur'un Yeşiloca ilçesi Akçaköy'de doğdu. Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdi, köy öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Sivas, Hafik ve Şavşat'ta öğretmenlik, ilköğretim müfettişliği yaptı. TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) ve TÖDMF (Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu) Genel Başkanı oldu. Baykurt bu etkinliklerinden ötürü 1971'de sıkı yönetimce tutuklandı. Askeri mahkeme önünde uzun süre yargılanıp beraat etti. Almanya'ya gitti. Uzun süre Duisburg kentinde yaşadı. 10 Ekim 1999'da burada yaşamını yitirdi. Fakir Baykurt, yazarlığa şiirle başladı. Bunu köy notları ve hikayeler izledi, sonra romana geçti. Yazarken bütün endişesinin "içinde doğup yetiştiği köylülerin hallerini, sanatın gerçeklerini de göz önünde tutarak ortaya sürmek; sanatın en iyi amacının, hem konusu olan insanı hem de okuyanı, bulunduğu durumdan biraz daha ileri sıçratmak" olduğunu belirten ve eserleri tükendikçe yeni baskıları yapılan Baykurt, bu yönüyle gerçekçi, devrimci romanlarımız arasında yer aldı. 
Fakir Baykurt Kitapları: 

Romanları
Yılanların Öcü (1954)
Irazcanın Dirliği (1961)
Onuncu Köy (1961)
Amerikan Sargısı (1967)
Tırpan (1970)
Köygöçüren (1973)
Keklik (1975)
Kara Ahmet Destanı (1977)
Yayla (1977)
Yüksek Fırınlar (1983)
Koca Ren (1986)
Yarım Ekmek (1997)
Kaplumbağalar (1980)

Öyküleri
Çilli (1955)
Efendilik Savaşı (1959)
Karın Ağrısı (1961)
Cüce Muhammet (1964)
Anadolu Garajı (1970)
On Binlerce Kağnı (1971)
Can Parası (1973)
İçerdeki Oğul (1974)
Sınırdaki Ölü (1975)
Gece Vardiyası (1982)
Barış Çöreği (1982)
Duirsbug Treni (1986)
Bizim İnce Kızlar (1992)
Dikenli Tel (1998)

Toplum ve Eğitim Yazıları
Efkar Tepesi (1960)
Şamaroğlanları (1976)
Kerem ile Aslı (1974)
Kale Kale (1978)
Kaplumbağalar (1980)

Çocuk kitapları
Topal Arkadaş
Yandım Ali
Sakarca
Sarı Köpek
Dünya Güzeli (1985)
Saka Kuşları (1985)

Şiir
Bir Uzun Yol
Dostluğa Akan Şiirler

İnce Memed - Yaşar Kemal

$
0
0
İNCE MEMED
YAŞAR KEMAL
Yapı Kredi Yayınları
İlk Basım: 1955
2166 Sayfa

MRW:
“Böyle bir dünyada bin kez ölmeden bir kez dirilemezsin.”

  Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra Çukurova yöresindeki ağaların, hatırı sayılan beylerin mücadelesi; tabiri caizse toprak kapma savaşında, köylünün çektiği sıkıntıları anlatan ve bu savaşın ortasında, koyunlarını güden yoksul, küçük bir çocuk olan İnce Memed’in düzene nasıl baş kaldırdığını, kendi bile anlamadan nasıl halk kahramanı olduğunu bizlere aktaran dokunaklı bir hikayedir İnce Memed serisi.

  Zulme karşı boyun eğmemeyi öğütler bize bu kitabıyla Yaşar Kemal. Dördüncü ciltten bir bölümde, Ferhat Hoca’nın vaazı şöyledir: (syf 349) “Ey insanoğlu başkaldır, korkma, içindeki o yüz bin yıllık ağının, korkunun üstüne yürü, ona başkaldır. Önce içindeki, yüreğindeki zinciri kopar, başkaldır. Sonra dünyanın bütün zincirlerini kır, tekmil kötülüklere başkaldır, iyilik getir. Getirdiğin iyilikler de belki bir gün insanlar için kötülük olur, kendi iyiliğine de başkaldır. Ey insanoğlu, sen solucan, sen böcek, sen karınca değilsin. Allah seni bir tek şey, bir tek şey için yarattı, başkaldırman için yarattı. Allah sana büyük bir hazinesini, tek kıymetli varlığını armağan etti, yüreğindeki umudu verdi sana.. başkaldırman için umuttan daha değerli bir şey, bir silah veremezdi sana. Onun verdiği umutla sen eğer başkaldırmayı öğrenseydin, ölümü bile yenerdin.”

  İlk iki cildi okurken bitmesini hiç istemediğim kitabın son cildine geldiğimde değil dört, on dört cilt de olsa aslında kitabın tam manasıyla sonlanamayacağını anladım. Maalesef Yaşar Kemal merak ettiğim bazı soruların bile cevabını veremeden bitirmiş seriyi, ki dört cildi toplam 32 senede yazmış!
Ağlayarak okudum bazı bölümleri, bazılarını ise şaşırarak, insanlığımdan utanarak.. İnsanoğlunun böylesine acımasız olması aslında ne kadar ürkütücü. Zalimin, güçlünün; güçsüz insanlara olan tavrı, istekleri ne kadar da korkutucu. İnce Memed’i İnce Memed yapan köylü ne kadar da asil.. yiyecek bir dilim ekmeğinden başka bir şeyi olmayan köylü aslında ne kadar da cömert. Abdi Ağa için ne kadar da kötü derken meğer Murtaza Ağa ile daha tanışmamışım. Ali Safa Bey’in kendini haklı göstermek için savundukları, Murtaza Ağa’nın çıkarı için yaptıkları, yalanları; devletin üst kademelerindeki insanların köylü için düşündükleri içimi sızlattı, askerin davranışları, kararları ve eylemlerini okudukça dehşete düştüm resmen.

  İnce Memed okuduğum ilk Yaşar Kemal kitabı. Bu yaşıma kadar okumamış olmam ne büyük bir eksiklikmiş meğer.. keşke bu kadar gecikmeseydim böyle şahane bir yazarla tanışmak için. Tüm seri olarak toplamda 2163  sayfayı su gibi içtim diyebilirim. İlk olarak 1957’de Bulgarca, 1961’de İngilizce’ye Fransızca’ya çevrilen, ertesi yıl Almanca ve İspanyolca çevirileri çıkan, günümüze kadar kırktan fazla dile çevrilen bu şahane başyapıtı henüz okumadıysanız daha fazla gecikmeyin derim...

  Bu kadar ünlü bir kitabın filmi çekilmemiş mi? Çekilmiş fakat o da ayrı bir hikaye. Türkiye'deki sansür zihniyeti filmin çekilmesine izin vermeyince, 1984 yılında İngiliz aktör ve yazar Peter Ustinov filmi "Memed My Hawk" (Şahinim Memed) adıyla çekmeye karar vermiş. Fakat sansürcü zihniyet bu sefer de filmin Türkiye'de çekilmesine izin vermemiş. İnce Memed tüm zorluklara rağmen bir İngiliz tarafından Yugoslavya'da çekilmiş, ne acıdır ki yine sansür zihniyeti tarafından ülkemizde gösterimine de izin verilmemiş. :(

Zülfü Livaneli'nden İnce Memed Türküsü

Kitabın Tanıtımından:
  Otuz iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü düzene başkaldıran Memed'in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova'nın öyküsüdür. Yaşar Kemal'in söyleyişiyle 'içinde başkaldırma kurduysa doğmuş' bir insanın, 'mecbur adam'ın romanı.

  Abdi Ağa'nın zulmüyle köyünü terk etmek zorunda kalan Memed, Ağa'nın yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe'yi kaçırır. Abdi Ağa'yı yaralayan, yeğenini de öldüren Memed eşkıya Deli Durdu'ya katılır, ancak kıyıcılığına katlanamadığı Deli Durdu'dan iki arkadaşıyla birlikte ayrılır. Memed, sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.

24 Aralık 2014 tarihinde "İnce Memed"i en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
İdefix 60,00 TL
Kitapyurdu 64,90 TL  
Babil 65,00 TL 
D&R 65,00 TL
Arkadaş 69,00 TL
OkuOku 70,00 TL


Yaşar Kemal Hakkında: 
1000kitap.com
   Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü’ne yakın Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleştiği Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1926’da doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.

   Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu; 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951-63 arasında Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzası ile fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te ise bugüne dek kırktan fazla dile çevrilen romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı. 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve 1974-75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin de ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’deki bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl bu kez Index on Censorhip’teki yazısı nedeniyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildiyse de cezası ertelendi.
   Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerini kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal’in yapıtları kırkı aşkın dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün de bulunduğu yirmiyi aşkın ödül, ikisi yurtdışında beşi Türkiye’de olmak üzere, yedi fahri doktorluk payesi aldı.

Yaşar Kemal Eserleri: 

Öykü
Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.

Roman
İnce Memed, 1. c., İst., 1955; 2. c., İst., 1969; 3. c., İst., 1984; 4. c., 1987
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, İst.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
Akçasazın Ağaları / Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974
Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
Yağmurcuk Kuşu / Kimsecik I, İst.: Toros, 1980
Kale Kapısı / Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
Kanın Sesi / Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, İst.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği, İst.: Adam, 2002
Tanyeri Horozları, İst.: Adam, 2002.
Çıplak Deniz Çıplak Ada, İst.: YKY, 2012
Tek Kanatlı Bir Kuş, İst.: YKY, 2013

Şiir
Bugünlerde Bahar İndi, İst.: YKY, 2010

Destansı Roman
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.

Röportaj
Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peribacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl , İst.: YKY, 2011

Deneme-Derleme
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar-Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: Yapı Kredi, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995.
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
Bu Bir Çağrıdır, İst.: YKY, 2012.

Çocuk Romanı
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977

Çeviri
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977

90'lar Kitabı - Kadir Aydemir

$
0
0
90'LAR KİTABI
ÇOCUK MU GENÇ Mİ?
Hazırlayan: KADİR AYDEMİR
Yitik Ülke Yayınları
2012, 5. Baskı
İlk Basım: Ocak 2012
396 Sayfa

AFD:
  90'larda çocuk olan biri için o yılları hatırlatan her şey birbirinden değerli. Tasolar, tetrisler, sokaklarda oynanan oyunlar, çizgi filmler, müzikler... Bir 90'lar çocuğunun uzaklara dalıp düşünmesini istiyorsanız bunlardan herhangi biri hakkında bir konu açmanız yeterli. O bir tasodan yola çıkarak bütün o özgürce geçmiş çocukluğunu zihninde yaşamaya başlayacaktır. Ben'de 90'lar çocuğuyum, bu sebeple "90'lar Kitabı" bende çok özel bir yer edindi.

  90'lar kitabı için bir nevi 90'lar almanağı diyebiliriz. O dönemin olayları, müzikleri, filmleri, oyunları, oyuncakları, teknolojisi en önemlisi insanların yaşama biçimi 111 farklı kalemden bizlere aktarılıyor. O dönemde çocuk olan, genç olan, aslında o dönemde yaşamış olan herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir kitap 90'lar Kitabı.

  Evet kitapta; müzikler, filmler, oyuncaklar var dedik, peki hiç mi kötü bir şey olmadı 90'larda. Maalesef çok büyük acılar yaşandı 90'larda: Uğur Mumcu Suikastı, Sivas Katliamı, gazeteci ölümleri, Cumartesi Anneleri, 99 depremi...  Bence kitabın bu kadar etkileyici olmasının sebebi de bu; bir sayfa önce tetrisimizle oynarken bir sayfa sonra hayatın acı gerçekleriyle karşılaşmak. O yıllarda, bizim tek derdimiz olan "cipsin içinden taso çıkacak mı?"yı hatırlarken, Özge Mumcu'nun da aynı yıllarda babasını haince bir saldırıda kaybetmiş olduğu gerçeği bir kez daha yüzümüze vurulacak bu kitapla. Kimimiz 90'larda sadece çocuktu, kimimiz 90'larda bir anda büyüdü. :(

  Altını çizdiğim, tekrar tekrar okumak istediğim çok fazla yer var kitapta. Fakat burada özellikle Sivas Katliamı'nda babasını (Metin Altıok) kaybeden Zeynep Altıok Ataklı'nın yazısından bir bölümü paylaşmak istiyorum. 90'lara bir de bu gözden bakmak lazım. Özellikle bu yazının bu kitabın içinde olmasını gerçekten takdir ettim. Acaba 90'larda mı başladık kirlenmeye ya da sadece dünya var olduğundan beri olan kirlenme bu yıllarda mı hız aldı?

  Ben 80’lerin hatta 70’lerin çocuğuyum. Benim izlediğim çizgi filmler Heidi ve Marko çocuklara merhameti, sevgiyi öğretirken 90’ların çocukları Heman'lerle, Voltran'larla şiddeti öğrendiler. Küçük Ev, Flipper gibi bir dizi izlemediler. Ben Arkadaş Kitaplar serisinden Küçük Kara Balık, Bir Şeftali Bin Şeftali, Şeker Portakalı okurken onlar internette boş chat sohbetlerini öğrendiler. Ben kâğıt bebeklerime renkli kartonları katlayarak, mecmualardan kestiğim duvar saatlerini, mobilya resimleri
yapıştırarak ev yaparken onlar Nintendo'larda Mario’ya engel atlattılar. Ben her hafta Milliyet Çocuk yolu gözlerken onlar televizyon ekranlarına mıhlandılar. Ben sokakta beş taş oynar, lastik atlarken onlar atari salonlarına hapsoldular. Gerçek olan her şey sanal bir uzaklık içinde kü­çülerek yok oldu. En çok da duygular, paylaşmalar. Ben bir “Berduş” kediye gönül verirken onlar her yaz okul hediyeleri olan bir başka yavruyu sokağa atarak terk ettiler. 90’ların popüler kültürü pompalana pompalana bambaşka bir kuşak oluştu. Düşünmeyen, her istediğine bin taksitli kredilerle kavuşan, her kesimden ve her yaştan çocuğun sığlığında yok oldu benim bildiğim tüm değerler. 90’larda ben yaşlandım.
‘‘Biz büyüdük ve kirlendi dünya.

  Son olarak; 90'larda yaşayan ya da o yılları merak eden herkese kesinlikle öneririm 90'lar Kitabı sayfaları arasında kaybolmayı.

Altı Çizilesi:
  Derken yağmurlar... Radyoaktif zehir serpen, toprağına ihanet eden yağmurlar... Kim bilir kaç insan o günler sırılsıklam ıslandı yağmur altında, kaç insan sevdiğine “seni seviyorum” dedi, kaç insan o gün her zamanki yağmurlar sanıp aldattı kendini, göğün rengi değişti, günler karardı, acının tohumu tutundu toprağa; sonra, yeniden yeşermeye başladı doğa, sonra yeniden yaşam. Çaylar toplanıp ambalajlandı başka bir adla, markayla ve iki misli fiyata dönüp satıldı, fındıklar poşete girip dağıtıldı okul sıralarında, sanki her şey bilinçliydi, bir ‘bakan’ elinde çay bardağını yudumlarken keyifle, bir çocuk Karadeniz’e bakıp hayal kuruyordu yarım kalacak bir hayatı için; ama yine de teşekkür ederek dünyaya, her şeye rağmen...

  Zonguldaklı da olsam, babasını kömürün karasına bulanmış yüzüyle maden ocağından çıktığında tanıyamayan bir çocuk bile olsam, hâlâ dü­şünmeden edemiyorum...
  Yerin yüzlerce metre altına inip çalışmak, “karaelmas”a kazma sallamak!..
  Benim bu şaşkınlığımı maden işçisi babam duymuş olacak, suskunca yanıt veriyor:
  “Çocuklarım gülsün diye dost!”
  Hey!..
  Korkusuz yürek, bilmezsin ki “sen yeraltındayken bizim evde gülen yok!”

  ...Panzerler önünden geçerek siyasal sistemleri okumaya gidiyorduk. Okuduklarımıza bakıldığında düpedüz oligarşi vardı, faşizm hayatımızın içindeydi. Yeni kurulan plazalardaki kariyer sahipleri için ana haberlerde bir kareydik, dört sene sonraki krizde işsiz kalacaklarını bilmiyorlardı, biz ise 10 sene
sonra onlar gibi olacağımızı.

  ...o yıllarda öğretmenin duymak istediklerini söyleyen sevgili arkadaşlarım ikiyüzlülükle tanıştıkları için mezun oldukları yıllarda da otorite neyi duymak isterse onun borazanlığını yapmaktan geri kalmadılar.

  ...ülkemizde, pek çok meslek grubunda olduğu gibi madencilikte de ölümle sonuçlanan kazalara “kader” olarak bakılır. 1992 yılında yaşanan bu faciada 2 maden işçisinin bedenine 1997 yılında ulaşılmıştı, ne yazık ki 17 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan faciada da madencilerimiz Engin Düzcük ve Dursun Kartal’a da 19 Ocak 2011 ’de ulaşılabildi.

  1993 yılında kara bir 2 Temmuz günü işte o demin bahsettiğim eğitimsizleşme sürecinin kafalara örümcek ağlarını yerleştirdiği sürecin bir sonucu olarak ‘eyleme geçen cehalet’ benim babamı ve 34 insanı bir otele kıstırıp yaktı. 8 saat boyunca otelin önündeki gözü dönmüş kalabalıkla birlikte tüm devlet mercileri sadece izledi bu şeriatçı kalkışmayı. Elbette orada müdahale etmeyen devlet sonra bu olayın ardındaki güç­leri, suçluları yakalamayacaktı. O gün orada ben sadece babamı kaybetmedim. Özlük haklarımı, ülkeme olan inancımı, hukuka olan güvenimi, geleceğimi, en önemlisi kalabalıklarımı kaybettim.
Kitabın Tanıtımından:
"Çocuk musun?" 
"Artık kazık kadar oldun!" 
"Bu yaşa geldin, hâlâ çocuk gibisin!" 

Ah ne güzel şey bunları duymak. Demek ki şanslıyız ve doğru yoldayız, içimizdeki çocuk buralarda bir yerde... 

Kadir Aydemir'in hazırladığı "80'lerde Çocuk Olmak" kitabının bir devamı olarak hazırlanan bu kitap yakın Türkiye tarihine ışık tutan bir kaynak kitap değil. Bir ansiklopedi değil. Bu, bizim kitabımız, bizim düşlerimiz ve yaşadıklarımız, yani çevrenizde gördüğünüz tüm üniversiteli/mezun ya da işsiz gençlerin, hayalleri yarım yamalak, 20'li 30'lu yaşlarda, orta yaşa yaklaşan insanların, kayıp kuşakların, hep çocuk kalanların kitabı... Bugünün insanının kitabı. 

111 yazar bir araya geldik ve dev bir "Yitik Ülke" projesi olan "90'lar Kitabı"nda buluştuk. 90'lar sinemasından TV kültürüne, sokaktaki hayattan toplumsal mücadeleye, dershane yıllarından üniversiteye giriş macerasına, solcu ağabeylerle tanışmaktan 1 Mayıs'lara, imam hatipte okumaktan ilk aşklara, 90'larda yaşamımızı etkileyen ünlü insanlara, müzik kültüründen giyim kuşama ve 90'ların ev yaşamına dek, neredeyse her konuda samimi bir dille "kendimizi" yazdık. Sahi, neydi bu 90'lar, 80'lerin ardından Türkiye ve bizler nasıl-neden böyle hızla değiştik? Bu renkli yılların akıllarda bıraktığı tüm sorular ve "dürüst" cevapları bu kitapta saklı kalacak... Çünkü her sayfada bizimle birlikte "sen de varsın"... 

"90'lar Kitabı"ndaki herkes yüzlerce konuya farklı bir gözle bakıyor. Herkes kendi 90'larını, mutluluğunu, hatıralarını ve acılarını yazdı. Kitap adeta "anı defterimiz" gibi bir şey oldu. 

Elinizdeki kitap 90'lar için bir dönüş bileti. "90'lar Kitabı - Çocuk mu Genç mi?" adını verdiğimiz neşeli ve düşündürücü zaman yolculuğumuza davetlisiniz. 

25 Aralık 2014 tarihinde "90'lar Kitabı"nı en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
İdefix 14,00 TL 
Arkadaş 14,80 TL
KitapYurdu 15,00 TL 
Babil 15,00 TL 
D&R 15,00 TL
KitapZen 15,00 TL

Kadir Aydemir Hakkında: 
  İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Üniversitede bir süre İşletme, daha sonra Halkla İlişkiler eğitimi aldı. Şiirleri Varlık, Kitap-lık, Şiir Oku, No, Dize, Özgür Edebiyat, Akatalpa, Mor Taka, Ada gibi dergilerde ve çeşitli şiir yıllıklarında yayımlandı. Cumhuriyet Kitap, Virgül ve Radikal Kitap dergileri başta olmak üzere pek çok dergide röportaj ve kitap eleştiri yazılarına rastlandı. 1997 yılında Başka şiir dergisini çıkarttı. 2000 yılında Yitik Ülke şiir-edebiyat dergisini kurdu. 2006 yılında Yitik Ülke Yayınları'nın kurucusu ve editörü oldu. Şiirleri ve öyküleri Almanca, Rusça, İngilizce, Fransızca, Ermenice, Azerice, Bulgarca, Japonca gibi dünya dillerine çevrildi. Yazarın "Aşksız Gölgeler" adlı kısa öykü kitabı 2013'te Almanya'da Binooki Yayınları tarafından "Lieblose Schatten" adıyla Almancaya çevrilerek yayımlandı. Şiirin yanında öyküler, düz yazılar da yazmaktadır. Yazar, aynı zamanda İstanbul'da gazetecilik ve editörlük yapmaktadır.
Kaynak:Wikipedia
Kadir Aydemir Kitapları: 

Şiir:
Sessizliğin Bekçisi, Haiku, Hera Şiir Kitaplığı, 2002
Dikenler Sarayı, Şiir, Eti Yayınları, 2003
Rüzgârla Saklı, Şiir, Yitik Ülke Yayınları, 2007
Soğuk Yazgı, Şiir, Yitik Ülke Yayınları, 2014

Öykü:
Aşksız Gölgeler, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2007
Sonsuz Unutuş, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2012
Mutsuz Aşk Vardır, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2014

Derleyeni Olduğu Kitaplar:
Ekşi Öyküler, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2007
Cunda Öyküleri, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2007
Bozcaada Öyküleri, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2010
Olimpos Öyküleri, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2010
80'lerde Çocuk Olmak, anlatı, Yitik Ülke Yayınları, 2010
90'lar Kitabı Çocuk mu Genç mi?, Anlatı, Yitik Ülke Yayınları, 2012
Tuhaf Alışkanlıklar Kitabı, Yitik Ülke Yayınları, 2012
Yitik Öykü, Öykü, Yitik Ülke Yayınları, 2014

Yeni yılda hem her şeyden haberiniz olsun hem de moda ve yeni keşifler sizden sorulsun!

$
0
0
  Haberleri takip etmek için kullanılabilecek en iyi uygulama Hürriyet E-gazete olsa gerek. Hem basılı gazete okuma keyfini yaşarken, hem de güncel haberlere ulaşabilme imkanı sunuyor. Uygulamanın son güncellemeleri ile de; hava durumuna, burcuma, finans haberlerine ve sinema rehberine ulaşabiliyorum. Hürriyet E-Gazete'nin en güzel yanı da (sona sakladım) bir sonraki günün haberlerini 00:00'da alınıyor olması. 
  Şimdi de sizi Hürriyet E-gazete'nin yılbaşı paketi ile tanıştırmak istiyorum. Bu pakette Hürriyet E-Gazete'nin yanı sıra, Elle ve Atlas dergilerinin dijital kopyası var :) 
  Haberleri ve gündemi hem gazete okuma keyfini yaşayarak takip etmek isteyenler, hem de ben gazetemi okurken bir yandan da falıma da bakarım, filmlerden de haberim olur diyenler yılbaşı paketini kaçırmasın derim! Hem de kısa bir süre için sunulan bu paketi alıp, gazete keyfini sürerken modayı Elle ile takip de edebilir, Atlas okuyarak da farklı keşifler yaşayabilirsiniz. 
  Yeni yılda sevdiklerine sevdiğin şeyleri hediye etmek de adettendir. Siz de arkadaşlarınıza ve gazetesiz olmaz diyen aile üyelerinize 6 aylık veya 1 yıllık versiyonları olan Hürriyet E-Gazete paketlerinden birini hediye edebilirsiniz. Her gün kullandıkça sizi hatırlasınlar:)
Daha ayrıntılı bilgi almak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

Yabancı - Albert Camus

$
0
0
YABANCI
Orijinal Adı: L'Etranger
ALBERT CAMUS
Çevirmen: Vedat GÜNYOL
Can Yayınları
Ocak 2012, 38. Baskı
(Orijinal İlk Basım 1942)
112 Sayfa

AFD:
  Yabancı'da aykırı kahramanımız Mersault'un topluma, dünyaya yabancılaşması konu ediliyor. Mersault bizlerden çok farklı bakıyor olaylara. Mersault için; ölümün var olduğu bir dünyada 30 yıl ya da 70 yıl yaşamak pek de farklı değildir.

  Kitap; Mersault'un huzurevinde yaşayan annesinin ölümüyle başlar. Annesinin ölümüne olan kayıtsızlığı herkesin dikkatini çeken Mersault, bir de sebepsiz yere cinayet işler. Mahkeme önüne çıkar ve adam öldürmekten yargılanır. Yargılama sırasında annesinin ölümüne olan kayıtsızlığı da sürekli önüne getirilir. Taraflar ve tanıklar dinlenir. Ve son söz söylenir...

  Camus bizlere çok farklı bir karakter sunmuştur. Annesinin ölümünden bile etkilenmeyen, durup dururken adam öldüren ve idamla yargılanmakta olduğu halde hiçbir şeyi umursayan bir adam portresi sunmuştur.
  Vedat Günyol'un kitabın önsözünde yer verdiği "Yıl 1942. Fransa, Hitler ordularının toplu tüfekli, tanklı, çizmeli mahmuzlu, hoyrat işgali altındadır. Çevresine ve de kendine yabancı düşmüş bir insancığın, sıradan, akıldışı, mantıkdışı bir dünyada, aklın hiçbir yardımı olmaksızın gün gün, dakika dakika yaşayışını dile getirmektedir Yabancı romanı." bu bölüm aslında Camus'un düşüncelerinde, yaşadığı yer ve zamanın ne kadar etkili olduğuna dikkat çekmektedir.

  Böyle büyük acıların yaşandığı bir tarihte; "Başkalarının ölümü, bir ananın sevgisi ne umurumdaydı benim? Başkasının tanrısından bana neydi? Başkalarının seçtiği, kabullendiği hayattan, yazgıdan bana neydi?"diye düşünen bir karakterin yaratılması aslında ne kadar da olağandır.

Kitabın Tanıtımından:
   1942'de yayımlanan Yabancı, romancı, tiyatro yazarı ve düşünür olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yalnız Fransa'da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi yazar Albert Camus'nün ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır. Romanda, bir Arap'ı öldüren ama bu suçtan çok, gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için toplum dışına itilen bir "yabancı" aracılığıyla, XX. yüzyıl insanının içine düştüğü yabancılaşma anlatılır. Bir türlü ele geçirilemeyen "anlam"ın sürekli aranışını, bilincin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu, topluma yabancı duran kahramanın çevresiyle ve toplumla arasındaki çatışmayı anlatan roman, büyüleyici gücünü, arka plandaki derin ve suskun acıdan alır. Camus, genç kahramanı Meursault'nun dış dünya ile arasına koyduğu mesafeyi, kendine ve topluma yabancılaşmasını, annesinin ölümü dahil her şeye nesnel bir biçimde yaklaşmasını büyük bir ustalıkla dile getirir.



27 Aralık 2014 tarihinde "Yabancı"yı en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
KitapveKitap 6,50 TL
Kitapyurdu 6,81 TL  
Babil 6,82 TL 
İdefix 6,83 TL
Arkadaş 7,25 TL
KitapAmbarı 7,35 TL


Albert Camus Hakkında: 
  1913 yılında Cezayir’de dünyaya geldi. Cezayir Üniversitesi’nde sürdürdüğü felsefe öğrenimini sağlık nedenleriyle yarıda bıraktı. 1938’de Paris’e gitti, ilk yapıtları Tersi ve Yüzü ve Düğün bu dönemde yayımlandı. Edebiyat dünyasına asıl girişini, 1942’de yayımlanan Yabancı adlı romanı ve Sisifos Söyleni başlıklı felsefi denemesi belirledi. Birbirini tamamlayan bu iki yapıtta, varoluşçu izler taşıyan “saçma” felsefesini geliştirdi. Başkaldıran İnsan, Yaz, Sürgün ve Krallık isimli eserleriyle hem edebiyat hem de düşünce alanlarında yetkinliğini kanıtladı. Mutlu Ölüm ve İlk Adam adlı romanları ölümünden sonra yayımlandı. 1957’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen ve bugün XX. yüzyıl edebiyat ve düşünce dünyasının en önemli adlarından biri kabul edilen Albert Camus, 1960 yılında bir trafik kazasında yaşamını yitirdi.

Albert Camus Eserleri:

Roman
Yabancı (L'Étranger) (1942)
Veba (La Peste) (1947)
Düşüş (La Chute) (1956)
Mutlu Ölüm (La Mort heureuse) (ölümünden sonra, 1970)
İlk Adam (Le premier homme) (ölümünden sonra, 1995)

Hikaye
Sürgün ve Krallık (L'exil et le royaume) (1957)

Oyun
Caligula (1938`de yazıldı, 1945`de oynandı)

Deneme
Sisifos Söyleni (Le Mythe de Sisyphe) (1942)
Denemeler
Tersi ve Yüzü (L'envers et l'endroit) (1937)
Başkaldıran İnsan (L'Homme révolté) (1951)
Düğün ve Bir Alman Dosta Mektuplar (Lettre a un ami allemand) (1945)

Ankara Mahpusu - Suat Derviş

$
0
0
ANKARA MAHPUSU
SUAT DERVİŞ
İthaki Yayınları
Ekim 2013, 1. Baskı
(Orijinal İlk Basım 1957)
162 Sayfa

AFD:
  19 yüzyılda yaşamış bir kadın yazar olarak Suat Derviş, o dönemin erkek egemen yapısından dolayı hakkettiği değeri görmemiştir. Zaten o dönemde çoğu kadın yazar bu önyargıları kırabilmek, eserlerinin hakkettiği değeri görmesini sağlamak adına erkek takma isimleriyle yazmışlardır eserlerin. Suat Derviş ise kadın kimliğinin yanında sosyalist kimliğiyle de erkeklerin iktidarında kesinlikle kabul edilemeyecek bir isimdir.Yine de yazma serüvenini sürdürmüştür Suat Derviş. Şiirleri dergilerde, romanları gazetelerde tefrika ediliyordur. Ankara Mahpusu da 1944-45 yıllarında Haber Gazetesi'nde tefrika edilmiş ve 1957 yılında Fransa'da basılmıştır. Böylece de, Ankara Mahpusu Fransızca basılan ilk Türk eser olma ayrıcalığına erişmiştir. Kitabın Türkiye'deki ilk baskısı ise 1968 yılında yapılmıştır.

  Ankara Mahpusu'nda; annesi ile birlikte yaşayan ve başarılı bir tıp fakültesi öğrencisi olan Vasfi'nin hikayesi anlatılıyor. Vasfi bir gün evlerinin karşısındaki binada yeni taşınan Zeynep'i görür ve ona aşık olur. Tanışırlar ve birlikte vakit geçirmeye başlarlar. Zeynep her ne kadar Vasfi'yle vakit geçirse de, Vasfi'nin ona karşı olan hislerini görmezden gelmektedir. Olaylar gelişir ve Vasfi adam öldürmekten 12 yıl hapis cezası alır. Aslında kitabımız Vasfi'nin hapisten çıktığı gün ile başlar, geri dönüşlerle yaşananlar anlatılır aynı zamanda Vasfi'nin hapishaneden çıktıktan sonra düştüğü sefil hayat da bir yandan anlatılmaktadır.
  Vasfi neden hapse düşmüştür? Zeynep'e ne olmuştur? Vasfi'nin hapisten sonra yaşadığı işsizlik, parasızlık ve sefalet hep böyle sürecek midir?..

 Suat Derviş ile çok geç tanışmış olmama rağmen kalemini sevdiğimi söyleyebilir ve Ankara Mahpusu'nu herkese rahatlıkla önerebilirim. 

Kitabın Tanıtımından:
  Şehir, sokaklarda sürünenler, köprü altında yatanlar, arsalarda, oyuklarda, kovuklarda tüneyenler... binlerce biçare, binlerce sefille doluydu. Bu tıklım tıklım şehrin tek insanları, yalnız insanları nereye giderler, onu kimse bilmezdi.

  Vasfi, tıp fakültesinde okurken mahallesindeki Zeynep adlı kıza âşık olur. Gözü Zeynep'in aşkından başka bir şey görmeyen Vasfi, Zeynep'in büyük amcasıyla evlenmesinin ardından yıkılır. Zeynep'e toz kondurmayan Vasfi, bir gün kuzeninin Zeynep'in foyasını ortaya çıkarmak için kumpas kurduğunu öğrenince, Zeynep için hiç tereddütsüz, düşünmeden kuzenini öldürür. Uzun yıllar süren hapis hayatından sonra Vasfi, yeniden hürriyetine kavuşur ve insanlar arasında kendine bir yer bulmaya çalışır. Tutunacak hiçbir şeyi olmayan Vasfi'nin artık ne parası ne kalacak bir yeri ne de kimsesi vardır. Vasfi'ye ait tek yer sokaklardır...

  Suat Derviş'in 1957 yılında Fransa'da yayımlanan ilk Türk romanı olma özelliği taşıyan ve Türkiye'de "Zeynep İçin" adıyla yayımlanan romanı Ankara Mahpusu ismiyle Türkiye'de ilk kez 1968 yılında yayımlanır. 18 dile de çevrilen bu eserinde Suat Derviş, bir aşk için hürriyetinden vazgeçen Vasfi üzerinden umudun, özgürlüğün öyküsünü kaleme alır. Ayrıca yıkılan bir imparatorluğun yerine kurulan yeni bir sistem içinde kendine yer bulamayan insanların hikâyesinin düşündürücü portresini de çizer Suat Derviş. Yazar, diğer eserlerinden farklı olarak ilk kez bu eseriyle umuda ve mutluluğa göz kırpar.


28 Aralık 2014 tarihinde "Ankara Mahpusu"nu en uygun fiyatla satan kitap satış siteleri:
İdefix 7,80 TL
Babil 8,58 TL
KitapSihirbazı 8,97 TL
İlkNokta 9,10 TL
Arkadaş 9,62 TL
Kitapyurdu 9,75 TL  


1000kitap.com
Suat Derviş Hakkında: 
  Suat Derviş İstanbul'da doğdu. Tıp profesörlerinden İsmail Derviş Bey'in kızı olan Suat Derviş, çocukluk yıllarında özel eğitim aldı. Daha sonra Kadıköy Numune Rüştiyesi'yle Bilgi Yurdu'nda eğitim hayatına devam etti. Konservatuvar eğitimi için ablasıyla birlikte Almanya'ya giderek piyano dersleri almaya başladı ve edebiyat fakültesine yazılarak felsefe derslerine yöneldi. Konservatuvar eğitimini bırakıp Almanya'daki çeşitli gazete ve dergilerde yazmasıyla gazetecilik hayatı başladı. 1932'de Türkiye'ye döndükten sonra da Son Posta, Vatan, Cumhuriyet, Gece Postası, Yeni Ay, Tan gibi gazetelerde röportajları, hikayeleri, romanları yayımlanarak yazı hayatına devam etti. Reşat Fuat Baraner ile birlikte Türkiye'de toplumsal gerçekçi akımın ilk yayın organlarından sayılan Yeni Edebiyat Dergisi'ni yayımladı. Bu dergide kısa öyküler, fıkra ve eleştiriler yazdı. 1944 tutuklamaları sırasında eşi Reşat Fuat Baraner'i sakladığı ve yasadışı Türkiye Kominist Partisi'ne katıldığı gerekçesiyle yargılanarak bir yıl hapse mahkum oldu. Ardından Paris'e giderek 1953-1961 yılları arasında Fransa'da kaldı. 1961'de Türkiye'ye döndükten sonra romanlarının yazımı ve yayınıyla uğraştı. Birçok ilke de imzasını atan Suat Derviş, yazı hayatına adım attığı Alemdar gazetesindeki "Hezeyan1 şiiri başta olmak üzere, gerek farklı mahlaslarla gerek kendi ismiyle yazılmış birçok eseri geride bırakarak 1972'de Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu.

Suat Derviş Eserleri:
Roman
Kara Kitap (1921)
Ne Bir Ses Ne Bir Nefes (1923)
Hiçbiri (1923)
Ahmed Ferdi (1923)
Behire'nin Talibleri (1923)
Fatma'nın Günahı (1924)
Ben mi (1924)
Buhran Gecesi (1924)
Gönül Gibi (1928)
Emine (1931)
Hiç (1939)
Çılgın Gibi (1934)
Fosforlu Cevriye (1968)
Ankara Mahpusu (1968, ilk olarak 1957'de Paris'te Fransızca)

İnceleme
Niçin Sovyetler Birliğinin Dostuyum? (1944, İstanbul, Arkadaş Matbaası,64 sayfa)

Dönüşüm - Franz Kafka

$
0
0
DÖNÜŞÜM
Orjinal Adı: Die Verwandlung
Çevirmen: Gülperi SERT
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Eylül 2013, 1. Baskı
Orijinal İlk Basım: 1915
74 Sayfa

AFD:
   Dönüşüm, ikinci Kafka kitabım. Daha önce farklı bir yayınevinden Şato'yu okumuş, yayınevinin özensiz çevirisi ve neredeyse her sayfada bulunan onlarca yazım hatasından dolayı ne rahat bir okuma yapabilmiş ne de kitaptan zevk almıştım. :( İyi bir kitap için yazardan sonra, yayınevi ve çevirmen de gerçekten çok önemli iki unsur.

   Dünyanın en bilinen kitaplarından biridir, Dönüşüm. İlk cümlesiyle insanı etkiler ve ne kadar farklı bir düşüncenin ürünü olduğunu gözler önüne serer. “Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında, kendini yatağında kocama bir böceğe dönüşmüş buldu.”

  Dönüşüm; ailesinin geçimini sağlayan sıradan bir pazarlamacı, Gregor Samsa'nın hikayesidir. Gregor bir gün uyandığında böceğe dönüşmüş olduğunu fark eder. Gregor aslında sadece fiziksel olarak böceğe dönüşmüştür. Düşüncelerinde bir farklılık yoktur, ailesini tanımakta, nerede olduğunu bilmektedir. Yani zihinsel olarak gayet sağlıklıdır. Ailesi ile konuşmaya çalıştığında, sesinin de bir böcek gibi çıktığını fark eder. Annesi, babası ve kardeşi hiç bir şekilde onu anlamamaktadır. Annesi ondan korkmakta, babası görmemezlikten gelmekte, kardeşi ise onu evcil bir hayvanmış gibi beslemektedir.
  Ailenin tek geçim kaynağı Gregor bir böceğe dönüşünce, aile geçimini nasıl sağlayacaktır? Annesi Gregor'dan korkmaya devam mı edecektir? Babası bu durumu daha ne kadar görmemezlikten gelecektir? Bu durum ne zamana kadar sürecektir? Peki zavallı Gregor ne yapacaktır? Bu soruların cevabı tabii ki Dönüşüm'ün satır aralarında.

  Dönüşüm sadece, bir insanın böceğe dönüşmesini anlatan sıradan bir kitap değil tabii ki. Evin medar-ı iftiharı olan bir bireyin, kendi istemi dışında, işe yaramaz bir niteliğe dönüşünce nasıl gözden düştüğünün hikayesidir. Farklı olanın her zaman dışlandığı bir dünyada, sıradan bir insanın birdenbire farklılaşması ailesi tarafından bile olsa ne kadar kabul görebilir?



Kitap Tanıtımından:
  İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.

  17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.

  Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

karakutu.com
Franz Kafka Hakkında:
  Franz Kafka Modern Dünya Edebiyatı'nın ikonik ve özgün yazarlarından biridir.3 Temmuz 1883'te Prag’da (Çek Cumhuriyeti) ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka'nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. Franz Kafka'nın 3 kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır.
  Franz Kafka hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır . Franz Kafka'nın yazıları, ilk olarak Betrachtung'da, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka'nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur.
 Franz Kafka'nın hayatta olduğu süre içerisinde 7 kitap yazmıştır, bunların yanında 3 tamamlanmamış roman ve bir çok mektup ve günlük bırakmıştır gerisinde. Kafka yakın arkadaşı Max Brod'dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir. Max Brod'un Kafka'nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesinde bugün bu eserleri okuma şansına sahipiz. Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır. Kafka modernist yazar olarak görülmektedir. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma ve sorumluluk ayrıca otoriteye bireysel karşı koyma gibi temaları işlemiştir. Kafka’nın en tanınmış eserleri Dava, Şato ve Dönüşüm 'dür. Franz Kafka 3 haziran 1924'te Verem'den ölmüştür.
Kaynak: Mynet.com

Franz Kafka Eserleri:
Kafka’nın yaşadığı dönemde yayımlanan eserleri
1909 – Ein Damenbrevier
1909 – Gespräch mit dem Beter (Dua Eden Adamla Sohbet)
1909 – Gespräch mit dem Betrunkenen (Serhoşlarla Sohbet)
1909 – Die Aeroplane in Brescia (Brescia’daki Uçaklar)
1912 – Großer Lärm (Büyük Gürültü)
1913 – Betrachtung (Gözlem)
1913 – Das Urteil (Yargı)
1913 – Der Heizer (Ateşçi) Amerika olarak bilinen romanın ilk bölümü
1915 – Die Verwandlung (Dönüşüm)
1915 – Vor dem Gesetz (Yasanın Önünde) Dava adlı romanın bir bölümü
1918 – Der Mord (Cinayet); Kardeş Katili öyküsünün ilk hali (1919)
1918 – Ein Landarzt (Bir Köy Hekimi) 13 öyküden oluşan bir kitap; aralarında On Bir Oğul ve Bir Akademiye Rapor öyküleri de bulunmaktadır
1919 – In der Strafkolonie (Ceza Kolonisi)
1921 – Der Kübelreiter
1924 – Ein Hungerkünstler (Açlık Sanatçısı)

Kafka’nın ölümünden sonra yayımlanan eserleri
1904–1905 – Beschreibung eines Kampfes (Bir Savaşın Tasfiri)
1907–1908 – Hochzeitsvorbereitungen auf dem Lande (Taşrada Düğün Hazırlıkları)
1914 – Erinnerungen an die Kaldabahn (Kaldabahn Hatıraları)
1914–1915 – Der Dorfschullehrer (Köy Öğretmeni)
1915 – Blumfeld, ein älterer Junggeselle
1916–1917 – Der Gruftwächter
1916–1917 – Die Brücke (Köprü) Brod’un Başlığı
1917 – Eine Kreuzung
1917 – Der Schlag ans Hoftor (Çiftlik Kapısına Vuruş) Brod’un Başlığı
1917 – Der Jäger Gracchus (Avcı Gracchus) Brod’un Başlığı
1917 – Beim Bau der Chinesischen Mauer (Çin Seddi’nin İnşaasında)
1917 – Eine alltägliche Verwirrung Brod’un Başlığı
1917 – Der Nachbar (Komşu) Brod’un Başlığı
1919 – Brief an den Vater (Babaya Mektup)
1920 – Heimkehr Brod’un Başlığı
1920 – Die Abweisung (Geri Çevrilme)
1920 – Zur Frage der Gesetze (Yasalar Sorunu Üzerine)
1920 – Das Stadtwappen (Kent Arması) Brod’un Başlığı
1920 – Kleine Fabel (Küçük Fabl) Brod’un Başlığı
1920 – Die Truppenaushebung
1922 – Forschungen eines Hundes (Bir Köpeğin Araştırmaları) Brod’un Başlığı
1922 – Das Ehepaar
1922 – Der Aufbruch (Gezinti)
1922 – Gibs auf Brod’un Başlığı
1923–1924 – Der Bau Brod’un Başlığı
1925 – Der Prozess (Dava)
1926 – Das Schloss (Şato)

1927 – Der Verschollene (Amerika) İlk olarak 1912 yılında Kayıp olarak tasarlandı, fakat Brod tarafından Amerika olarak yayımlandı.

2014'de Okuduklarım ve En Beğendiklerim (AFD)

$
0
0


AFD:

Sırasıyla Tüm Okuduklarım
4. Firmin - Sam Savage - Özgür Yayınları
5. Uzun Hikaye - Mustafa Kutlu - Dergah Yayınları
10. Boyalı Kuş - Jerzy Kozinski - E Yayınları
11. Ölümüne Takip - RC Bridgestock - Trend Yayınevi
12. Golem Ve Cin - Helene Wecker - Doğan Kitap
13. Sen Kaç! Ben Onları Oyalarım - Bülent Usta - Trend Yayınevi
14. Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları
15. Sinek Isırıklarının Müellifi - Barış Bıçakçı - İletişim Yayınları
16. 8. Gün - Glenn Meade - Doğan Kitap
17. Erken Kaybedenler - Emrah Serbes - İletişim Yayınları
18. Çocukluğumun Soğuk Geceleri - Tezer Özlü - Yapı Kredi Yayınları
19. Mrs. Dalloway - Virginia Woolf - Kırmızı Kedi
20. Ütopya - Thomas More - Bordo Siyah Yayınları
21. Ekmek Arası - Charles Bukowski - Metis Yayınları
22. Devlet - Platon - Türkiye İş Bankası Yayınları
23. Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra - Barış Bıçakçı - İletişim Yayınları
24. Germinal - Emile Zola - Türkiye İş Bankası Yayınları
25. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - George Orwell - Can Yayınları
26. Romantik İroni - Tuba Akyol - Nar Kitap
27. Vahşetin Çağrısı - Jack London - Türkiye İş Bankası Yayınları
28. Deliduman - Emrah Serbes - İletişim Yayınları
29. Gülden Kale Düştü - Ahmet Karcıcılar - Doğan Kitap
30. Aganta Burina Burinata - Halikarnas Balıkçısı - Bilgi Yayınevi
31. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa - Alkım Yayınevi
32. Muzıkacı Yanko ve Kamyonka - Henryk Sienkiewicz - Papersense Yayınları
33. İki Şehrin Hikayesi - Charles Dickens - Yıldız Yayıncılık
34. Teklifinizle İlgilenmiyorum - Başar Başarır - Can Yayınları
35. Çakal - Frederick Forsyth - E Yayınları
36. Yabancı - Albert Camus - Can Yayınları
37. Şaka - Milan Kundera - Can Yayınları
38. Kor - Hasan Saraç - Timaş Yayınları
39. Devlet Ana - Kemal Tahir - İthaki Yayınları
40. Yıkıntı Çiçekleri - Patrick Modiano - Can Yayınları
41. Bir De Baktım Yoksun - Yekta Kopan - Can Yayınları
42. Körlük - Jose Saramago - Can Yayınları
43. Görmek - Jose Saramago - Can Yayınları
44. Göçmüş Kediler Bahçesi - Bilge Karasu - Metis Yayınları
45. Dem Bu Demdir - Mustafa Kutlu - Dergah Yayınları
46. Beş Şehir - Ahmet Hamdi Tanpınar - Dergah Yayınları
47. Leyla İle Mecnun - Sezai Karakoç - Diriliş Yayınları
48. Semaver - Sait Faik Abasıyanık - Yapı Kredi Yayınları
49. Çocuğunuzla İşbirliği Yapın - Elizabeth Pantley - Yakamoz Yayınları
50. On Küçük Nefes - K.A. Tucker - Hyperion Kitap
51. Son Kahramanlar - Recep Şükrü Apuhan - Timaş Yayınları
52. Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley - İthaki Yayınları
53. Korkma Ben Varım - Murat Menteş - İletişim Yayınları
54. Aldatmak - Paulo Coelho - Can Yayınları
55. Göğe Bakma Durağı - Turgut Uyar - Yapı Kredi Yayınları
56. Kendi Gecesinde - İnci Aral - Kırmızı Kedi
57. Dönüşüm - Franz Kafka - Türkiye İş Bankası Yayınları
58. Şeytanın Muridi - Glenn Meade - Doğan Kitap
59. Hulki Bey ve Arkadaşları - Yiğit Okur - Can Yayınları
60. Yılanların Öcü - Fakir Baykurt - Adam Yayınları
61. 90'lar Kitabı - Kadir Aydemir - Yitik Ülke Yayınları
62. Ankara Mahpusu - Suat Derviş - İthaki Yayınları
63. Şirket - John Grisham - İnkılap Kitabevi

En Beğendiklerim:
1. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarını anlatan destansı bir eser; Devlet Ana - Kemal Tahir - İthaki Yayınları
2. Ülkemizin acı gerçeği olan maden facialarından biri "Soma" sonrasında okuduğum ve oldukça etkilendiğim;  Germinal - Emile Zola - Türkiye İş Bankası Yayınları
3. "Ütopya" başka açıklamaya gerek yok zaten; Ütopya - Thomas More - Bordo Siyah Yayınları
4. Saramago'nun en beğenilen eseri, ben de çok beğendim; Körlük - Jose Saramago - Can Yayınları
5. Bana distopya edebiyatını sevdiren kitap; Fahrenheit 451 - Ray Bradbury - İthaki Yayınları
6. Distopya denilince akla ilk gelen kitap; Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - George Orwell - Can Yayınları
7. Distopya denilince akla gelen 2. kitap :) Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley - İthaki Yayınları

Aralık 2014 Çok Satan Kitaplar Listesi

$
0
0
  Kitap satışı yapan 20 farklı sitenin çok satan kitaplar listelerini harmanlayarak oluşturduğumuz Kasım ayı listemizin başında Can Dündar'ın yeni kitabı Abim Deniz var.


ABİM DENİZ
  "Bu kitapta Deniz'in durgun, fırtınalı, eğlenceli, dalgalı hallerini ve yer yer derinliklerini bulacaksınız. Neden bugün hâlâ on binlerce çocuğun adında yaşadığını, her kesim tarafından sevilip sayıldığını, ölüm yıldönümlerinde nasıl olup da her yıl biraz daha büyüyen kalabalıklar toplandığını, her direnişte, her mitingde isminin niçin ısrarla anıldığını, neden Gezi Direnişi patladığında AKM'nin en görünür yerine onun posterinin asıldığını daha iyi anlayacaksınız."

  Bugüne kadar özenle saklanan fotoğraflar, mektuplar ve belgeler, Can Dündar'ın deneyimli gazeteciliği ve Deniz'in yıllarca sessiz kalan kardeşi Hamdi Gezmiş'in tanıklığıyla birlikte ilk defa bu kitapta gün yüzüne çıkıyor. Devrim ideali peşinde fedakârca koşturmuş bir kuşağı ve dönemin siyasi atmosferini ortaya koyan Abim Deniz Denizlerin "onurlu ve cesur" duruşlarına içten bir selam…

1. Abim Deniz - Can Yayınları - Can Dündar
2. Kafamda Bir Tuhaflık - Orhan Pamuk - Yapı Kredi Yayınları
3. Handan - Ayşe Kulin - Everest Yayınları
4. Gündüzsefası - Sarah Jio - Arkadya Yayınları
5. Bana İkimizi Anlat - Ahmet Batman - Destek Yayınları


6. Elif Gibi Sevmek 2 - Hikmet Anıl Öztekin -  Yakamoz Yayınları
7. Elif Gibi Sevmek - Hikmet Anıl Öztekin - Yakamoz Kitap
8. Yaralı - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları
9. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları
10. Gerçek Özgürlük - Doğan Cüceloğlu - Remzi Kitabevi

11. Fi - Akilah Azra Kohen - Destek Yayınları
12. Aldatmak - Paulo Coelho - Can Yayınları
13. 21. Yüzyılda Kapital - Thomas Piketty - Türkiye İş Bankası Yayınları
14. Pembe Ve Yusuf - Canan Tan - Doğan Kitap
15. Allah De Ötesini Bırak - Uğur Koşar - Destek Yayınları

16. Bitti Bitti Bitmedi - Vedat Türkali - Ayrıntı Yayınları
17. Saftrik Greg Bende Bu Şans Varken - Jeff Kinney - Epsilon Yayınları
18. Böğürtlen Kışı - Sarah Jio - Arkadya Yayınları
19. Soğuk Kahve - Ahmet Batman - Destek Yayınları
20. Bukre - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları


21. Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var - Debbie Macomber - Novella Yayınları 
22. Aylak Adam - Yusuf Atılgan - Yapı Kredi Yayınları
23. 1984 - George Orwell - Can Yayınları
24. Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları - Haruki Murakami - Doğan Kitap
25. Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda - Ahmet Şık - Postacı Yayınevi



26. Keşke Kadın Olsam - Aykut Oğut - Doğan Novus
27. Sakız Sardunya - Elif Şafak - Doğan Egmont Yayınları
28. Çi - Akilah Azra Kohen - Destek Yayınları
29. Aşkın İstilası Yol - Metin Hara - Destek Yayınları
30. Ali'm - Işık Parlakyıldız - Müptela Yayınları




Haftanın çok satan kitapları - Ayın çok satan kitapları - çok satan kitaplar - çok satan kitaplar 2012 - çok satan kitaplar 2013 - çok satan kitaplar 2014 - en çok satan kitaplar- çok okunan kitaplar - kaç adet sattı - ne kadar sattı - ocak - şubat - mart - nisan - mayıs- haziran - temmuz - ağustos - eylül - ekim - kasım -aralık

2014 Yılında En Çok Satan 100 Kitap

$
0
0
  2014 yılı boyunca tuttuğumuz veriler sayesinde hazırladığımız 2014'ün en çok satan 100 kitabını sizlere sunuyoruz.


1. Allah De Ötesini Bırak - Uğur Koşar - Destek Yayınları 
2. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali - Yapı Kredi Yayınları
3. Elif Gibi Sevmek - Hikmet Anıl Öztekin - Yakamoz Kitap
4. Böğürtlen Kışı - Sarah Jio - Arkadya Yayınları
5. Kayıp Sicil - Soner Yalçın - Kırmızı Kedi 









6. Deliduman - Emrah Serbes - İletişim Yayınları 
7. Bana Allah Yeter - Uğur Koşar - Destek Yayınları
8. Yaralı - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları
9. Aldatmak - Paulo Coelho - Can Yayınları
10. Ustam ve Ben - Elif Şafak - Doğan Kitap









11. Bukre - Kahraman Tazeoğlu - Destek Yayınları
12. Sabah Uykum - Ahmet Batman - Destek Yayınları
13. Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez - Can Yayınları
14. Soğuk Kahve - Ahmet Batman - Destek Yayınları
15. Son Kamelya - Sarah Jio - Arkadya Yayınları











16. Bir Psikiyatristin Gizli Defteri - Gary Small/Gigi Vorgan - NTV Yayınları
17. Mihmandar - İskender Pala - Kapı Yayınları
18. Galiz Kahraman - İhsan Oktay Anar - İletişim Yayınları
19. Kocan Kadar Konuş - Şebnem Burcuoğlu - Dex Yayınları
20. Handan - Ayşe Kulin - Everest Yayınları









21. Kırmızı Pazartesi - Gabriel Garcia Marquez - Can Yayınları 
22. Yaz - Kürşat Başar - Everest Yayınları
23. Abim Deniz - Can Yayınları - Can Dündar
24. Rabb'in İçin Sabret - Uğur Koşar - Destek Yayınları
25. Beyoğlu'nun En Güzel Abisi - Ahmet Ümit - Everest Yayınları









26. İsim Şehir Artist - Yılmaz Özdil - Doğan Kitap 
27. Aşkın İstilası Yol - Metin Hara - Destek Yayınları
28. Suçlamalara Karşı Gerçekler - İlker Başbuğ - Kaynak Yayınları
29. Elif Gibi Sevmek 2 - Hikmet Anıl Öztekin -  Yakamoz Yayınları
30. İlk Aşk - John Green - Pegasus Yayınları







31. Peter Pan Ölmeli - John Verdon - Koridor Yayınları 
32. Menekşe Kokulu Hikayeler - Ender Haluk Derince - Yakamoz Yayınları
33. Pembe Ve Yusuf - Canan Tan - Doğan Kitap
34. İstanbul Kırmızısı - Ferzan Özpetek - Can Yayınları
35. Aynı Yıldızın Altında - John Green - Pegasus Yayınları









36. Mart Menekşeleri - Sarah Jio - Arkadya Yayınları 
37. Kafamda Bir Tuhaflık - Orhan Pamuk - Yapı Kredi Yayınları
38. Senden Önce Ben - Jojo Moyes - Pegasus Yayıncılık
39. Er Mektubu Görülmüştür - Kırmızı Kedi Yayınları
40. Aylak Adam - Yusuf Atılgan - Yapı Kredi Yayınları






41. Takkeli Firavunlar - Sabahattin Onkibar - Kırmızı Kedi Yayınları 
42. Papatya Kokulu Hikayeler - Ender Haluk Derince - Yakamoz Yayınları
43. Hayal - Ayşe Kulin - Remzi Kitabevi
44. Gündüzsefası - Sarah Jio - Arkadya Yayınları
45. En Güzel İsimler Allah'ındır - Uğur Koşar - Destek Yayınları









46. 1984 - George Orwell - Can Yayınları 
47. Cafe Fernando - Cenk Sönmezsoy - Okuyan Us Yayınları
48. Bana İkimizi Anlat - Ahmet Batman - Destek Yayınları
49. Güçlü Kal - Demi Lovato - Pegasus Yayınları
50. Kurt Seyt & Shura - Nermin Bezmen - PMR







51. Fi - Akilah Azra Kohen - Destek Yayınları 
52. Aşkın 7 Hali - Sinan Yağmur - Kapı Yayınları
53. 21. Yüzyılda Kapital - Thomas Piketty - Türkiye İş Bankası Yayınları
54. Allah'ıma Sefere Çıktım - Cemalnur Sargut - Nefes Yayınevi
55. Yabancı - Albert Camus - Can Yayınları









56. Sona Kalan - Tess Gerritsen - Martı Yayınları 
57. Yağmur Sonrası - Sarah Jio - Arkadya Yayınları
58. Bir Hıristiyan Masalı - Mine G. Kırıkkanat - Kırmızı Kedi
59. Bu Roman O Kız Okusun Diye Yazıldı - Enver Aysever - Doğan Kitap
60. Gerçek Özgürlük - Doğan Cüceloğlu - Remzi Kitabevi








61. Paris'te Balayı - Jojo Moyes - Pegasus Yayınları 
62. Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları - Haruki Murakami - Doğan Kitap
63. Operasyon - Selman Kayabaşı - Yakın Plan Yayınları
64. Kapalı Gişe Yalnızlık - Serkan Özel - Destek Yayınları
65. Tek Kanatlı Bir Kuş - Yaşar Kemal - Yapı Kredi Yayınları









66. Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda - Yılmaz Özdil - Doğan Kitap
67. İmparatorluğun Son Nefesi - İlber Ortaylı - Timaş Yayınları
68. Sakız Sardunya - Elif Şafak - Doğan Egmont Yayınları
69. Dünya Ağrısı - Ayfer Tunç - Can Yayınları
70. Batsın Böyle Gazetecilik - Derya Sazak - Boyut Yayın Grubu






71. Bitti Bitti Bitmedi - Vedat Türkali - Ayrıntı Yayınları
72. Yedi Güzel Adam - Cahit Zarifoğlu - Beyan Yayıncılık
73. Tehlikeli Temayüller - Perihan Mağden - Everest Yayınları
74. Ve Dağlar Yankılandı - Khaled Hosseini - Everest Yayınları
75. Sherlock Holmes Seti - Sir Arthur Conan Doyle - Martı Yayınları









76. Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar - Dergah Yayınları
77. Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti - Selman Kayabaşı - Yakın Plan Yayınları
78. Endgame - James Frey - Pena Yayınları
79. Swastika Geceleri - Katharine Burdekin - Encore Yayınları
80. Saftrik Greg Bende Bu Şans Varken - Jeff Kinney - Epsilon Yayınları









81. Salyangoz - Hayko Bağdat - İnkilap Kitabevi
82. Kur'an İle Var Olmak - Cemalnur Sargut - Nefes Yayınevi
83. Çi - Akilah Azra Kohen - Destek Yayınları
84. Ali'm - Işık Parlakyıldız - Müptela Yayınları
85. Yandaş - Veronica Roth - Artemis Yayınları









86. Çirkin Güzel - Aslıhan Akagöz - Optimum Kitap
87. İncelenen Hayatlar - Stephen Grozs - Yapı Kredi Yayınları
88. Karatay Diyeti - Canan E. Karatay - HayyKitap
89. Delila - Hasan Cemal - Everest Yayınları
90. Yemin - Fatih Murat Arsal - Ephesus Yayınları








91. Bir IKEA Dolabında Mahsur Kalan Hint Fakiri'nin Olağanüstü Yolculuğu - Romain Puertolas - Can Yayınları
92. İki Şiirin Arasında - Yekta Kopan - Can Yayınları
93. Çocuk Neyi Neden Yapar? - Adem Güneş - Nesil Yayınları
94. Abluka - Mustafa Hoş - Destek Yayınları
95. Ruhlar Kuyusu - Turgay Güler - Hayat Kitap









96. Güvenli Bağlanma - Adem Güneş - Timaş Yayınları
97. Cennet Gibi - Julia Quinn - Epsilon Yayınları
98. Çılgın ve Özgür - Hıfzı Topuz - Remzi Kitabevi
99. Karanlığın Ayak İzleri - Tess Gerritsen - Martı Yayınları
100. Teğmen - Mehmet Ali Çelebi - Kırmızı Kedi



Haftanın çok satan kitapları - Ayın çok satan kitapları - çok satan kitaplar - çok satan kitaplar 2012 - çok satan kitaplar 2013 - en çok satan kitaplar- çok okunan kitaplar - kaç adet sattı - ne kadar sattı - ocak - şubat - mart - nisan - mayıs- haziran - temmuz - ağustos - eylül - ekim - kasım -aralık - Çok satan romanlar - çok satan diyet kitapları - çok satan yerli kitaplar - çok satan yabancı kitaplar

Çakal - Frederick Forsyth

$
0
0
ÇAKAL
Orijinal Adı: The Day of Jackal
FREDERICK FORSYTH
Çevirmen: Sermet PUZA
E Yayınları
Eylül 1974, 7. Baskı
(Orijinal İlk Basım 1971)
414 Sayfa

AFD:
  Frederick Forsyth'ı ve Çakal'ı, favori yazarlarımdan biri olan Glenn Meade'in hayranı olduğum kitabı Kar Kurdu sayesinde öğrenmiştim. Kar Kurdu'nun arka kapağında yazan "Glenn Meade'de bu yeni romanıyla Çakal'ın yazarı Forsyth'ın doğal mirasçısı olduğunu kanıtlıyor." cümlesinden sonra Frederick Forsyth kitapları okunacaklar listeme eklendi.

 Çakal'da olaylar 1960'lı yıllarda geçiyor. Fransa başkanı De Gaulle'yi öldürmeyi düşünen muhalifler, işi, usta bir suikastçı olan "Çakal" kod adlı bir İngiliz'e veriyor. Çakal bu operasyon için çok gizli bir şekilde tek başına hazırlanıyor. Peki muhalifler amacına ulaşacak mıdır? Yoksa Çakal Fransız polisinin amansız takibi sonrasında yakalanacak mıdır?...

  "Çakal", Frederick Forsyth'ın okuduğum ilk kitabıydı. Fakat adını duymama vesile olan "Kar Kurdu"nun ben de bıraktığı etkiyi bırakamadı, hatta yaklaşamadı bile. Evet güzel bir polisiyeydi fakat "elimden düşüremedim" cümlesini bana kullandırtmayan bu kitapta bir şeyler eksik diye düşünüyorum.

Dipnot:Çakal'dan uyarlanan 1973 yılı yapımı bir film de bulunmaktadır. The Day Of The Jackal


Kitabın Tanıtımından:
  De Gaulle'ü öldürmeye hazır mısınız?" Boğuk bir sesle konuşmuştu. Ama sorusu yankılanıp odanın içini doldurmuş gibiydi. İngiliz, bakışlarını yeniden ona yöneltti, gözleri yine her türlü anlamdan yoksundu. "Evet" dedi. "Ama bu iş size çok pahalıya mal olacak"

 Hangi adla hangi ülkeden ve ne zaman geleceği bilinmeyen bir kiralık katille gizli servisler arasındaki kovalamaca bu pazarlıkla başladı.

Frederick Forsyth Hakkında:
orwell.ru
   1938 Ağustos ayında İngiltere'nin Ashford kasabasında dünyaya gelmiştir. Tonbridge okulundaki öğreniminden sonra iki yıl boyunca kraliyet hava kuvvetlerinde pilotluk eğitimi görüp pilot olmuştur. Önce bir taşra gazetesinde yardımcı muhabir olarak işe başlamış,oradan Londra'daki Reuters Haber Ajansı'na geçmiştir. Paris ve Berlin'de muhabir olarak çalışırken, daha sonra Çakal ve Odessa adlı romanlarında kullanacağı bilgi birikimini elde etti.
   İspanya, İrlanda ve İngiltere'nin kırsal kesimi ve Surrey'de bir süre kaldıktan sonra Londra'nın merkezine yerleşti. Eşi Carole ve iki oğluyla sakin bir yaşam sürmektedir.

Frederick Forsyth Eserleri: 
The Biafra Story 1969
The Day of the Jackal 1971 (Çakal)
The Odessa File1972(Gizli Örgüt Odessa)
The Dogs of War 1974 (İt Dalaşı)
The Shepherd 1975 (Çoban)
The Devil's Alternative 1979 (Şeytan Seçeneği)
Emeka 1982
No Comebacks 1982(Muhteşem Hata)
The Fourth Protocol 1984 (Dördüncü Protokol)
The Negotiator 1989 (Arabulucu)
The Deceiver 1991 (Hilekar)
Great Flying Stories 1991
The Fist of God1994(Tanrının Yumruğu)
Icon1996(İkon)
The Phantom of Manhattan 1999 (Manhattan'daki Hayalet)
The Veteran 2001 (Fısıldayan Rüzgar)
Avenger 2003 (İntikam Gönüllüsü)
The Afghan 2006 (Afgan)
The Cobra2010(Kobra)
The Kill List 2013

Genç Werther'in Acıları - Johann Wolfgang Von Goethe

$
0
0
GENÇ WERTHER'İN ACILARI
Orjinal Adı: Die Leiden Des Jungen Werther
Çevirmen: Mahmure KAHRAMAN
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Eylül 2013, 6. Baskı
Orijinal İlk Basım: 1774
126 Sayfa

AFD:
   Yıllar önce Goethe'den "Faust"u okumuştum, o zaman bulunduğum yaş itibariyle benim için zor bir okuma olmuştu. O okumamın hatırasıyla Goethe'den uzak durmuştum. Ne kadar yanlış bir yolda olduğumu geç de olsa "Genç Werther'in Acıları" ile anlamış oldum.

  "Genç Werther'in Acıları"; kahramanımız Werther'in arkadaşı Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşuyor. Kitabın başında Wilhelm bize böyle seslenmektedir:
  "Zavallı Werther'in hikayesi ile ilgili bulabildiğim her şeyi büyük bir titizlikle topladım ve burada size sunuyorum, bu nedenle bana müteşekkir kalacağınızı biliyorum. Onun ruhuna ve kişiliğine hayranlık ve sevgi duymaktan, yazgısına gözyaşı dökmekten kendinizi alamayacaksınız. 
  Ey güzel insan, sen de onun gibi bir tutkunun esiriysen, onun acıları sana avuntu olsun, eğer yazgından veya kendi hatandan dolayı bir arkadaş bulamıyorsan, bu küçük kitap dostun olsun."

  "Genç Werther'in Acıları", yasak bir aşkın romanı. Romanımızın kahramanı Werther, nişanlı bir kız olan Lotte'ye aşık olur. Lotte de Werther'in bu ilgisinden oldukça memnundur. Hatta Werther'e Lotte'nin de ilgisi vardır diyebiliriz. Fakat verilen sözler ve ahlaki sorumluluklar bu aşka engeldir. Werther ve Lotte'nin yasak aşkının akibetini öğrenmek için Goethe'nin en iyi kitaplarından biri olarak adlandırılan "Genç Werther'in Acıları"nı mutlaka bir an önce okumalısınız.

  Yukarıda yaptığım tanıtımda sadece kitabın bir aşk hikayesi olduğundan bahsetmişim, aslında aşk hikayesinin çok daha ötesinde bir kitap. Her türlü sınırlamaya ve sıradanlığa karşı olan Werther'in hikayesi bu. Herkesin düşündüğü ve onayladığı doğruları kendi doğrusu olarak görmeyen, göremeyen Werther'in. Kitapta çok güzel çıkarımlar var,  altını çizdiğim bölümlere göz atmanızı kesinlikle öneririm.

  "Genç Werther'in Acıları"nın yazılma serüveni ve eseri okuyan insanlar üzerinde bıraktığı etki de oldukça bahse değerdir. Goethe bu kitabını yazrken; kendisinin ve bir arkadaşının yaşadığı imkansız aşklardan ilham almıştır: Kendisi kitapta da olduğu gibi, nişanlı bir kıza (Charlotte Buff) aşık olmuştur. Bir elçilikte sekreter olarak çalışan arkadaşı Karl Wilhelm Jerusalem ise evli bir kadına aşık olmuş ve imkansız aşkı yüzünden intihar etmiştir. 

    Kitap yayınlandıktan sonra ise Almanya'da çok büyük yankı uyandırmış, "Werther Salgını" diye nitelendirilen bir akım ortaya çıkmış. Bir çok insan Werther'in mavi ceketi ve sarı pantolonunu giymeye başlamış.  Hatta intihar vakalarında da kayda değer bir artış olunca Friedrich Nicolia isimli bir yazar "Genç Werther'in Mutlulukları" adı altında mutlu sonla biten bir kitap bile kaleme almış. 

   "Genç Werther'in Acıları" bir çok filme konu olmasına rağmen, en iyi uyarlama olarak bahsedilen 2008 yapımı Werther'i izlemenizi de öneririm.


Altı Çizilesi:
  Üst sınıfın insanları,alt sınıfa karşı her zaman soğuk bir mesafe içinde, sanki yakın davransalar bir şey kaybedeceklermiş gibi; birde düşüncesizler ve başkalarına kötü niyetle takılmaktan hoşlananlar var, kibirlerini zavallı insanlara daha çok hissettirsinler diye onların seviyesine inmiş gibi davranıyorlar.
  Eşit olmadığımızı, olmayacağımızı çok iyi biliyorum, ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder.

  Bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur, çünkü o yalnızca lahanayı değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur, lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır.

    Söylemek kolay, gerçekleştirmek zor.

    Bu dünyada birinin değerini anlaması o kadar da kolay bir şey değil.

  En büyük mutsuzluk , burada iğrenç insanların yanında hissedilen can sıkıntısı , aralarındaki yükselme rekabeti , bir adım öne çıksınlar diye birbirlerini gözetleyip dikkat kesilmeleri; gizlemeye hiç gerek duyulmayan çok acınacak, çok alçakça tutkular.

  Budalalar, aslında sıranın bir önemi olmadığını, ilk sırada olmanın nadiren insanı en önemli kişi kıldığını görmüyorlar! Kimi kralı nazırı, kimi nazırı da müsteşarı yönetir. Böyle olunca en önemli kişi kim? Bana kalırsa, başkalarını değerlendiren, kudretli ve kurnaz olan, yeteneklerini ve tutkularını planlarını uygulamak için devreye sokan kişidir.

  Sabahleyin güneş doğarsa, gün güzel geçecek demektir, o zaman kendi kendime şöyle demekten kendimi alamıyorum: Yine insanların birbirlerine zehir edecekleri güzel bir gün.

  Ruh sükuneti muhteşem bir şey, kendimden hoşnut olmak da aynı şekilde. Sevgili dostum, keşke çok değerli bir mücevher olan bu duygu, güzel ve paha biçilmez olduğu kadar kırılgan olmasa.

  Üzerinde zevkle yaşamak için insanın sadece biraz toprak parçasına, altında huzurla yatmak için de bundan daha azına ihtiyacı var.

  Bir de yüreğimden ziyade zekamı ve yeteneklerimi takdir ediyor, oysa o benim tek gurur vesilem, her şeyin, her yeteneğin, her mutluluğun, her acının tek başına kaynağı. Ah benim bildiklerimi herkes bilebilir, bana özgü olansa yalnızca yüreğim.




Kitap Tanıtımından:
  Johann Wolfgang Von Goethe Alman edebiyatının dünyaca ünlü, en önemli yazarlarındandır. Hukuk eğitimi alan ve resim sanatına da ilgi duyan Goethe, doğa bilimleriyle de uğraşmış, araştırmalar yapmış, yazılar yazmıştır.
  Dünya görüşünü ve sanat anlayışını aktardığı Şiir ve Hakikat en dikkati çekici eserlerinden biridir. Ayrıca Roma Ağıtları, Faust ve pek çok eseri yayımlandığı dönemde büyük ilgi görmüş, yazarın yüzyıllar süren edebi ününü pekiştirmiştir. 1774 yılında yazdığı
  Genç Werther'in Acıları daha önce şiirleri ve oyunları yayımlanan Goethe'nin ilk romanıdır. Eser büyük bir ilgiyle karşılanmış ve 25 yaşındaki yazara kısa sürede bütün Avrupa'da ün kazandırmıştır.

Johann Wolfgang Von Goethe Hakkında:
  Johann Wolfgang von Goethe (28 Ağustos 1749, Frankfurt – 22 Mart 1832, Weimar), Alman edebiyatçı. Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkarmıştır. 1776 yılından itibaren, Weimar dukalığının bakanı olarak çeşitli idari ve siyasi görevlerde bulunmuştur.

  Goethe, şiir, drama, hikâye (düzyazı ve dörtlük şeklinde), otobiyografik, estetik, sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atmıştır. Bununla birlikte, zengin bir içeriğe sahip olan mektup çeşidi, önemli edebi eserlerindendir. Fırtına ve Coşku (Sturm und Drang) döneminin en önemli öncüsü ve temsilcisi olmuştur. 1774 yılında Genç Werther'in Acıları adlı eseri ile bütün Avrupa'da ün yapmıştır. Daha sonra, 1790 yılından itibaren, Friedrich Schiller ile birlikte ortak ve dönüşümlü bir şekilde, içeriksel ve biçimsel olarak, Antik kültür anlayışı üzerinde yoğunlaşarak, Weimar Klasik'in en önemli temsilcisi olmuştur. Goethe, aynı zamanda, yurtdışında da Alman edebiyatı'nın temsilcisi olarak kabul edilmiştir.

  Değeri, ölümünden sonra azalmaya başladığı sıralarda, Goethe, 1871 yılından itibaren, Alman ulusal kimliğiyle, Alman Kraliyet'inde taçlandırılmıştır. Sadece eserlerine yönelik değil, aynı zamanda örnek alınacak yaşantısına yönelik de bir hayranlık oluşmuştur. Goethe, bugüne kadar, en önemli Alman edebiyatçı olarak kabul edilmiş, eserleri ise dünya edebiyatı zirvesinde yerini almıştır.
Kaynak: Wikipedia

Johann Wolfgang Von Goethe Eserleri:
1771: Heidenröslein, şiir
1773: Prometheus, şiir
1773: Götz von Berlichingen, drama
1774: Genç Werther'in Acıları, roman
1774: Der König in Thule, şiir
1775: Stella, tragedya
1782: Der Erlkönig, şiir
1787: Iphigenie auf Tauris, drama
1786: Novella, öykü
1788: Egmont, drama
1790: Bitkilerin Metamorfozu, bilimsel deneme
1790: Torquato Tasso, drama
1790: Römische Elegien, şiir koleksiyonu
1793: Mainz Kuşatması, düz yazı
1794: Reineke Fuchs, fabl
1795: Das Märchen (Yeşil Yılan ve Güzel Lily), peri masalı
1794–95: Unterhaltungen deutscher Ausgewanderten, peri masalları içeren öykü Das Märchen
1795–96 (Friedrich Schiller ile ortak yapıt): Die Xenien, epigram toplaması
1796: Wilhelm Meisters Lehrjahre, roman
1797: Der Zauberlehrling, şiir; Fantasia Film tarafından animasyon haline getirilmiştir.
1798: Hermann ve Dorothea, destansı şiir
1798: Die Weissagungen des Bakis
1798/01: Propyläen, periyodik
1803: Die Natürliche Tochter, Fransız devrimi üzerine bölümler içeren oyun
1805: Winkelmann
1808: Faust, Dramanın ilk parçası
1809: Die Wahlverwandtschaften, roman
1810: Renklerin Teorisi, Bilimsel yazı
1811–1830: Aus Meinem Leben: Dichtung und Wahrheit, 4 parçalık otobiyografik çalışma
1813: Bulgu, şiir
1817: İtalya Seyahati, gezi yazısı
1819: Divan.
1821: Wilhelm Meisters Wanderjahre, oder Die Entsagenden (Wilhelm Meister's Journeyman Years, or the Renunciants/Wilhelm Meister's Travels), roman
1823: Marienbad Ağıtı, şiir
1832: Faust, drama
1832/33: Nachgelassene Schriften

1836: Goethe ile Sohbet

İkinci Mesih - Glenn Meade

$
0
0
İKİNCİ MESİH
Orjinal Adı: The Second Messiah
Çevirmen: Ali Cevat AKKOYUNLU
Turkuvaz Kitap
Nisn 2010, 1. Baskı
Orijinal İlk Basım: 2010
480 Sayfa


AFD:
 Her Glenn Meade kitabı yorumumda söylediğim gibi: "Glenn Meade, benim en sevdiğim yazarlardan biridir. Meade tarihi kurgular yazar. Fakat bu kurgular gerçeğe o kadar yakındır ki, kitabı bitirdikten sonra "Acaba okuduklarım gerçek mi?" diye düşünmeye başlarım. İkinci Mesih'te de yine aynı cümleyi kurmanın sevincini yaşıyorum.

  İkinci Mesih'te bu sefer yazarımız, Vatikan sırlarının üzerine gidiyor. Kumran'da bulunan Ölü Deniz Parşömenleri etrafında işlenen cinayetler, parşömenlerde yer alan Hristiyanlığı kökünden etkileyecek şifreli metinler ve Vatikan'ın yıllardan beri büyük bir özveriyle sakladığı sırlar... Bu sırları açıklamak isteyenler (Papa dahil) ve sırların açıklanmaması için her şeyi yapmaya kararlı kişiler arasında geçen ve soluksuz okunan bir kitap İkinci Mesih.


Kitabın Tanıtımından: 
  İsrail'de, Lut Gölü yakınlarında bulunan Ölü Deniz Parşömenleri, tarihin en müthiş gizemlerinden birini, Hz. İsa'nın kimliğinin ve varlığının ardındaki sırrı ortaya koyan bilgiler içermektedir. Parşömenleri ilk bulan arkeoloğun öldürülmesinin üzerinden yıllar geçer ve kazılar devam ederken peş peşe ölümler birbirini izler. Parşömenlerde sözü edilen İkinci Mesih'in kim olduğuna ilişkin sırrın çözülmesi dünyadaki dengeleri altüst edebilecektir. Gereğinden fazla şey bilen arkeolog Jack Cane ve Yasmin Gren'in peşine uluslararası şebekeler takılınca soluk soluğa bir kovalamaca başlar. Bir ucu Roma'ya ve Vatikan'a, Amerikalı Papa'ya, kardinallere ve din adına çevrilen entrikalara, bir ucu Kudüs'e, İsrail'in Mossad örgütüne, Suriye gizli polisine ve Lut Gölü'nde kazılar yapan arkeologlara dayanan İkinci Mesih, gerilim dolu bir roman. Daha önce Türkçede yayınlanan ve çok-satan listelerinde uzun zaman yer alan altı kitabıyla serüven meraklısı geniş bir okur kitlesi edinen Glenn Meade'in gerçek belgelere dayanarak yazdığı İkinci Mesih, yazarın izniyle ilk kez Türkiye'de ve Türkçede yayınlanıyor.



Glenn Meade Hakkında: 1957 yılında, İrlanda'nın başkenti Dublin'in Finglas kasabasında doğdu. İrlanda'lı yazar. Yazarlığının yanı sıra eğitim pilotu olarak da çalışan Meade, uzun yıllar bu görevde çalıştı. 1980'lerde kendi oyunlarını yazdı ve yönetti. 1994'te ilk romanı Brandenburg'u yazdı. Artık bütün zamanını yazmaya ayırmış durumda. Glenn Meade'in romanları, yirmiden fazla dile çevrildi.
Glenn Meade Kitapları:
2. Kar Kurdu - Doğan Kitap
5. Buz Kapanı - Doğan Kitap
7. İkinci Mesih - Turkuvaz Kitap
8. Romanov Komplosu - Kırmızı Kedi Yayınları
9. Son Tanık - Kırmızı Kedi Yayınları
Viewing all 276 articles
Browse latest View live